GAZZE'YE SES OL ŞİMDİ HER ZAMAN HER YERDE

"Filistin’de her gün yaşanan trajediye karşı

Abone Ol

küresel sessizlik Sumud hareketi ile kırılıyor. Unutmak, hafızasız kalmaktır. Gazze sadece mazlumun değil, insanlığın sınavıdır. Vicdanlar uyanmalı, tepkiler süreklilik kazanmalı."

Gazze'de "bir çocuk öldü." demek, kim bilir hangi dilin yaralarından geçer.

Gök mavisinde kan kırmızı bir gün düşün:

Orada bir anne ağlar, gözyaşı damlası düşerken toprağa seslenir.

“Evladım, nerdesin?”

"Bir baba, titreyen elleriyle göğe uzanır: “Ben seni gömdüm, sen de beni?”

Ve bir çocuk kalır, masum ve yalnız,
Gazze’nin sokaklarında, yoklukta, harabede…

Şu ellerin taşı hiç bana değmez, ille dostun gülü yaralar beni Pir Sultan’ın bu sözü,

Gazze’nin yanlız bırakılmış çocuklarına bir ağıt gibi düşer.

Bir gün değil, her gün;

Bir gözyaşı değil, binlerce gözyaşı…

Bir hayat değil, sayısız hayat…

İsrail’in Filistin’de sürdürdüğü işgal politikası,

Gazze halkının hüznünü bombalanmış beton duvarlara çivi gibi çalar:

Kardeş kardeşe ağlıyor, sokaklar yanıyor, evler viraneye dönüyor.

Ve biz nerede duruyoruz?

Uzaktan izleyip çok üzgünüm demekten öte?

“Bir çocuk öldü.” demek yetmez artık; o çocuğun adı vardır, vatanı vardır.

Adı Gazze, vatanı Filistin.

Artık unutmak, bilerek hastalanmaktır bu minvalde.

Başını deve kuşu misali kuma gömmektir.

Unutma bir virüstür: acıları hızla örttüğü sanılan, umutları küllerin ardına saklayan.

Adı Gazze, vatanı Filistin olan çocuğu unutma.

Protestolar bir günle sınırlı kalmamalı,
bir pankartla silinmemeli artık...

O gün gelene kadar, biz susmayalım.

Bir çocuk ölürken sadece “bir çocuk” deme;

O çocuğun adı insanlığın katledildiğj Gazze,
vatanı insanlığın görmekte geç kaldığı Filistin.

Gazzelilerin çığlığı duyulmalı.

Vicdanlar direnmeli, sesler yükselmelidir.

Ve unutma:

“Benim evladım öldü.” Diyebilmek kadar haklıdır bu coğrafya.

Gazze'de katliama karşı susmak insana yaraşmaz.

Sivil, demokratik, hukuk sınırları içinde süren tepkiler hayati önem taşır.

Kamuoyu baskısı, devletlerin gözünü açtırmalı;

Renk, dil, din, ırk ayrımı gözetmeyen bir vicdan hareketi yükselmelidir.

Gazze’nin trajedisi yalnızca orada değil, insanlığın vicdanındadır.

Bombalarla yıkılan, yangınlarla yakılan evler, artık dünya haritasında acı bir anı olmamalıdır,

Gazze ilk değil, ama son olmalıdır.

Anlatayım size, bir annenin dudaklarından dökülenleri:

“Çocuklarım artık gökyüzüne bakmıyor,
Gökyüzü bile sanki korkuyor yükünden.”

Bir babanın omzundaki çuvalda, sadece küller değil, umutlar da taşınıyor:

“Ben seni gömdüm, ama dünya görmüyor."

Onlar slogan atıyor zayıf sesleriyle:

"Yaşamak istiyoruz."

"Soykırımı durdurun."

Onların çığlığı, yüreğimizde yankı bulmalı.

Benliğimizde iz bırakmalı.

Gazze'nin direnişini sahiplenrmek, sessiz kalmanın karşıtı olmalı.

Gelin, yalnızca vicdanla değil, kararlılıkla duralım:

Uluslararası birliktelikler kurulsun, devletler zorlayıcı yaptırımlarla sorumlu kılınsın.

Sivil toplum örgütleri, adaletin sesi, gerçeğin aynası olsun.

Devletler ve hükümetler insanlığın bekçisi olsun.

Gazze’nin düşleri, sözcüklerden daha büyük olsun

Gün gelsin, harabe şehirlerinde Gazze'nin çocuklarının acıları son bulsun,yüzleri aydın bir gülümseme ile dolsun.

Susmak, kurşunun yankısıdır.

Unutmak, katliamın devamıdır.

Ama hatırlamak, direnmenin ilk adımıdır.

Gazze düşerse yalnız bir şehir değil, insanlığın onuru da gömülür.

O yüzden ses ver.

Şimdi.

Her yerde.

Her zaman.