Silikozis Hastalığında 77. Ölüm, Karlıova'da Ölenlerin Sayısı 29'a Yükseldi

Bingöl’ün Karlıova İlçesi’ne bağlı Taşlıçay Köyü’nden İstanbul’a giderek merdiven altı işletmelerde çalışan yüzlerce kişi, soludukları tozun ciğerlerine işlemesiyle bir süre sonra nefes darlığı yaşamaya başladı.
Kot taşlama işinde çalışan işçiler, hastalıklarının ilerlemesi üzerine başvurdukları hastanelerde silikozis hastalığı teşhisiyle evlerine döndü.
Birçoğu oksijen tüpüne bağlı yaşamını sürdüren silikozis hastaları bir bir ölmeye devam ediyor. Son ölüm haberi, Türkiye’de en çok silikozis hastalığının bulunduğu Karlıova İlçesi Taşlıçay Köyü’nden geldi.

SİLİKOZİS HASTALIĞINDAN ÖLENLERİN SAYISI 77’YE YÜKSELDİ

Silikozis hastalarının haklarının verilmesi için yıllarca mücadele eden Eğitim ve Toplum Gönüllüsü Semiramis Karaarslan, silikozis hastalığına yakalanan Naif Demir’in de hayatını kaybettiğini belirtti.
Karaarslan, “Geçen hafta silikozis hastalarımızdan acı kaybımız Naif Demir'le birlikte Türkiye'de 77, Taşlıçay’da 29 kişiyi toprağa verdik... Cennet mekanları olsun hepsinin” dedi.

OĞLU DA 2016’DA HAYATINI KAYBETMİŞTİ

Naif Demir’in oğlu Nejat Demir’in de 2016 yılında aynı hastalıktan hayatını kaybettiğini belirten Karaarslan, “Naif, İstanbul Sultanbeyli Devlet Hastanesinde yoğun bakımda defalarca yattı, düzeldi, çıktı yıllardan beri... Son aradığımda cevap veremedi telefonuna. Mesaj attım ve merak ettiğimi söyledim. Kızı cevapladı. “Merhaba ben kızıyım. Maalesef babamın durumu kritik, doktorlar her şeye hazırlıklı olun dediler.” Ve bir daha çıkamadı yoğun bakımdan canımız... Naif; 2016'da yitirdiğimiz Nejat Demir'in babası, 2017'de yitirdiğimiz Faysal Demir'in abisi ve 8 çocuk babası. Kendileri de 8 kardeşlerdi... Geride kalan 6 kardeş de silikozis... Diyarbakır, Erzurum, Yozgat, Rize, Adıyaman, Sinop, İstanbul ve birçok yerde de hastalarımız oldu. Bugüne kadar; Türkiye'de 77, Taşlıçay’da 29 kişi toprağa verdik.” dedi.
Karaarslan, silikozis hastalarının haklarının verilmesi için yürütülen çalışmaları şöyle anlattı; “Silikozis hastalığı, kotları beyazlatmak için kullanılan kum püskürtme ile oluşan silika tozunun akciğerleri saran ve asla tedavisi mümkün olmayan genç insanları daha erken yaşta, yaşı büyük olanların ise daha yavaş hayattan alan bir akciğer hastalığı. Yıllar önce İstanbul'da sigortasız denetimsiz merdiven altı diye tabir ettiğimiz ruhsatsız ve denetimsiz iş yerlerinde çalıştırılan kot ağartma işinde çalışan işçiler, sonucundan habersiz oldukları bu iş yerlerinde ekmek paralarını kazanmak, ailelerine güzel bir yaşam vermeye çalışırken yakalandılar. Bana destek olmam için gelen Karlıova Taşlıçay köyünden hastalarla ilk 2004-2005 yıllarında tanıştım. O günden bu yana ‘anne’ diye hitap ettikleri ben, onların yanında olup sorunlarını çözmek için elinden ne gelirse desteğe çalıştım. Bingöl basını ve ülkemiz yazılı ve görsel basın sesi çıkmayanların sesi oldu adeta. Önce Türkiye'de kot kumlama/taşlama yasaklandı. Sonra hastanelerde ücretsiz tedavileri yapıldı ve daha sonra da ülkede verilen destekle onların yaşadıklarını gören herkes yanımızda oldu... Hastalarımızı alıp oksijen makineleriyle Ankara'ya gittik. Abdi İpekçi parkında onların sorunlarını dile getirerek, çekmiş oldukları acıların farkındalıklarını yaratmaya çalıştık. Oradan Türkiye Büyük Millet Meclisine kabul edildik. O dönem Bingöl milletvekili öğrencilerimiz; Cevdet Yılmaz ve Yusuf Coşkun bize Bekir Bozdağ'dan randevu aldılar ve hastalarımızla Bekir Bozdağ'a gidip sorunlarını dile getirdik. Ve ilk dosyamızı sunduk kendilerine... O gün yapılacak olan torba yasa görüşmelerinde bu hastalarımıza bir hak tanınmasını istedik. İnanıyorduk ki muhalefet ve iktidar Partisi milletvekillerimiz; sigortasız ruhsatsız ve denetimsiz çalıştırılan bu İşçilerin durumunu gözden kaçırmayıp destekleyecekler... Verdiğimiz hasta sağlık raporları dosyalarımız değerlendirildi. Torba Yasa Tasarısına silikozis hastalarıyla ilgili bir madde Plan ve Bütçe Alt Komisyonu tarafından konuldu. Bu maddeye göre kot işçilerine, meslek hastası işçilerinin yararlandığı maluliyet hakları verildi ama onlardan daha geride olan özürlü kategorisine dahil edildiler. Üzüldük elbet diğer işçilerin haklarından olmadığı için ama hiç olmamasından iyidir dedik ve bu yıla dek bekledik iyileştirmeye gidilmesi için. Zira geride onca çocuk ve eş kalıyordu... Vefat edenlerle 1500 kişiyi aşmıyor hastalarımız.

-CUMHURBAŞKANINA ÇAĞRI-

Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’dan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Mahinur Göktaş’la görüşmemiz için randevu talebimizi değerlendirmelerini istirham ediyoruz... Toplam 1000 küsur kalan bu canların durumlarını anlatırsak, iyileştirmeye gidileceğinden eminiz ve de umutla haber bekliyoruz kendilerinden. Umarım sesimizi duyar ve görüşme talebimizi değerlendirirler.”
Fuat OTLAK