Tarihi binlerce yıl öncesine, Mısır medeniyetine kadar uzanan anahtarcılık ve çilingirlik mesleği, birçok geleneksel zanaat tarihin tozlu raflarına karışırken, çağın yeniliklerine ayak uydurarak varlığını sürdürmeye devam ediyor.
Kapı kilidinden kasaya, dolaptan otomobile kadar pek çok alanda güvenliği sağlayan anahtarcılar, gelişen teknolojiye rağmen hâlâ vazgeçilmez konumda. Dijital sistemlerin yaygınlaşması, şifreli ve kartlı geçişlerin artması bile anahtarcılık mesleğini ortadan kaldıramadı; aksine meslek, yeniliklerle birlikte kendini güncelleyerek ayakta kalmayı başardı.
Anahtarcılık, yalnızca bir kilidi açmak ya da anahtar kopyalamakla sınırlı değil. Meslek; anahtar kodlama, kilit tamiri, şifre değişimi, barel montajı, güvenlik sistemlerinin kurulumu ve gerektiğinde bilirkişilik hizmeti gibi birçok teknik detayı da içinde barındırıyor. Bu çok yönlü yapısı sayesinde, anahtarcılar hem zanaatkâr hem de teknolojiyle uyumlu ustalar olarak tanımlanıyor.
Muş’ta 1983 yılından bu yana anahtarcılık yapan Turan Yıldırım, mesleği oğluna devrettiğini belirterek bu geleneğin kuşaktan kuşağa aktarıldığını söyledi.
“Nesilden nesile bu işi sürdürüyoruz, işi devam ettirecek elemanlar yetiştiriyoruz. Oğlum işi tamamen devraldı, ben artık sadece arada uğruyorum.” diyen Yıldırım, çelik kapı dâhil tüm kapı türlerinde yenileme ve çilingirlik hizmeti verdiklerini ifade etti.
Bugün anahtarcılık ve çilingirlik, sadece ustalığa dayalı bir zanaat değil; aynı zamanda eğitimle desteklenen bir meslek alanı. Meslek Yüksekokullarında Makine Teknolojisi bölümü altında “Anahtarcılık ve Çilingircilik” dalında verilen eğitimlerle bu alanda nitelikli eleman yetiştiriliyor. Mesleğe adım atmak isteyenlerin en az ortaokul mezunu olmaları ve çıraklık sözleşmesiyle birlikte eğitim sürecine başlamaları gerekiyor.
Tarihin en eski mesleklerinden biri olan anahtarcılık, dijital çağın tüm değişimlerine rağmen hâlâ insan emeğine ve ustalığa dayanıyor. Her kilidin bir ustası olduğu sürece, bu meslek de varlığını sürdürmeye devam edecek gibi görünüyor.
İHA