Seminere konuşmacı olarak katılan Araştırmacı Yazar Dr. Abdulaziz Kıranşal, kadınlara ve erkeklere ayrı ayrı seminer verdi.

Abdulaziz Kıranşal, kadınlara verdiği seminerde, dertsizlik, umursamazlık ve vurdumduymazlığın bir Müslümanın başına gelebilecek en büyük musibetler olduğunu belirterek, “Günahlarını, kul haklarını, ahiretini dert etmeyen bir Müslüman salih amel işleyemez. İbadetlerini dert etmeyen Müslüman namazını huşu ile kılamaz. Ailesini dert etmeyen Müslüman çocuklarını yetiştiremez. Ümmeti dert etmeyen Müslüman harekete geçemez. Dertsiz Müslüman dua bile edemez. Dertsiz Müslüman tövbe edemez. İbadetlerini dert etmeyen Müslüman namazını huşu ile kılamaz. Bir diziyi dert ettiği kadar, bir mobilyayı, bir kıyafeti, bir yemeği dert ettiği kadar namazını dert etmeyen Müslüman, bu namazı nasıl huşu ile kılsın ki?” ifadelerini kullandı.

İffetli olmak için ne yapılması gerektiğine değinen Kıranşal, şunları söyledi; “İlk önce Rabbinize yönelin ve çokça dua edin! Çünkü bu günah çağının iffetsizlik tuzaklarından ancak Rabbinizin yardımı ile kurtulabilirsiniz. İffeti dua gündeminize alın ve her duanızın ardına muhakkak iffet talebinizi ekleyin. Unutmayın! Efendimiz (s.a.s) dualarında Allah’tan iffet nimetini de ister ve şöyle derdi: ‘Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve zenginlik dilerim.’ Daha sonra ise sizi iffetsizleştirecek zeminlerden uzak durun! Bazı zeminler vardır ki, ne kadar ahlaklı olursanız olun o zeminlerde bulunduğunuz sürece iffetinizi yıpratmadan oradan ayrılmanız mümkün değildir. Bu zeminler, kimi zaman bir internet ortamı kimi zaman da bir dizi, video, müzik, film ya da sinema ortamı olabilir. Bazen bir arkadaş ortamı bazen de bir iş ortamı olarak karşınıza çıkabilir. İffetinizi çürüten, tahrip eden ve yaralayan zeminlerden kurtulmadıkça istediğiniz iffet standartlarına ulaşamazsınız. İffetsizlik mikrobunun vücudunuza gireceği ilk kapılar gözlerinizdir. Haram bakışlarla başlayan her serüven, sonunda sizi iffetsizlik limanına çıkarır. Bir müddet sonra harama bakmak, tedavisi zor ve kalıcı bir hastalığa dönüşür.

Şu dünya hayatında bir Müslüman erkek için İslam’ı yaşama konusunda kendisine yardımcı olan sâliha bir hanım dünyanın en hayırlı nimeti olduğu gibi, aynı özelliği taşıyan ve hanımına İslam’ı yaşaması için yardımcı olan sâlih bir koca da kadın için dünyanın en hayırlı nimetidir. Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: ‘Sahip olabileceğiniz en hayırlı dünya nimeti: Zikreden bir dil, şükreden bir kalp ve insanın imanı doğrultusunda İslam’ı yaşamasına yardımcı olan bir hanımdır.’ Gerçek sevgi, evlilik yıldönümlerini unuttuğu için eşlerine darılanların değil, günlerdir sabah namazına kaldırmayı unuttuğu için eşlerine gönül koyanların sevgisidir. Gerçek sevgi, eşini cehennem ateşinden korumak için çırpınanların, sabah namazına kalkamayan eşi için üzülenlerin, dertlenenlerin sevgisidir.”

SOSYAL MEDYADA BAŞKA, GERÇEK HAYATTA BAŞKA OLANLAR DİNE ZARAR VERİYOR

Kıranşal, erkeklere verdiği seminerde ise, “Bir dindarlık düşünün ki; partisinde, vakfında, derneğinde ve dergâhında büyük bir mücahit gibi görünüyor ama evine döndüğünde ahlaksız bir insana dönüşüyor. Nezaketsizliği, kırıcılığı, kabalığı, merhametsizliği kendi eşini ve çocuklarını bile kendisinden uzaklaştırıyor. Dışarıdaki o mücahitten evdekilerin payına zerrece bir ahlak kırıntısı bile düşmüyor. İş siyasete, ideolojiye, edebiyata gelince ondan daha Müslümanı yok. Ama iş namaza gelince huşu yok, duaya gelince samimiyet yok, haramlara gelince takva yok, yaşantıya gelince örneklik yok, davaya gelince kardeşlik yok, infaka gelince fedakârlık yok. Ortada ruhunu kaybetmiş, rutinleşmiş ve bir ideolojiye dönüşmüş Müslümanlıktan başka da bir şey yok. Sosyal medyada, facebook’ta, twitter’da, sanal hayatta yaptığı İslami paylaşımlarıyla herkesi kendine hayran bırakıyor. Ama iş, gerçek hayata gelince o sosyal medya kahramanının yerini anne-babasını bile küstürmüş, akrabalarıyla bağını koparmış, iş arkadaşlarının kendisinden bıktırmış, dava kardeşlerinin bile görünce yolunu değiştirdiği bir Müslüman çıkıyor karşımıza. Unutmayalım! Dinin ahlakına, evine, siyasetine ve ticaretine etki etmediği insanların sürekli dini referans aldıklarını iddia etmeleri, insanları dinden soğutmaktan başka bir işe yaramaz.” dedi.

Kıranşal, Müslüman şahsiyetin özelliklerini şöyle açıkladı; “Hazine olarak gördüğünüz ve değerli olarak gördüğünüz ne varsa onların ana kaynağı Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın katındadır. Bir şahsiyetin en önemli özelliği âlemlerin Rabbi olan Allah’a güvenmesi ondan istemesi ve yalnızca ona boyun eğmesidir. Fakat bugün yaşadığımız bütün sorunların, krizlerin ve kepazeliklerin sebebi, ecelin Allah’tan olduğunu rızkın Allah’tan olduğunu hayatta bize verilen nimetlerin Allah tarafından verilip Allah tarafından alınabileceğini unuttuğumuz için değişmiştir. Bürokrasiden normal hayata sivil toplumdan derneklere kadar 40 farklı yerde çalışmamıza rağmen, bugün söylediğinde yarın inkar eder insanlar haline geldik. Tüm bu sebeplerden dolayı en önemli özelliklerimizi yitirmemek için bir duruş sahibi olmak zorundayız. Bizler eğer bir şahsiyet sahibi olmak istiyorsak âlemlerin Rabbi olan Allah’a yönelmek zorundayız, bu birinci özelliğimiz olmalı.

İkinci özelliğimiz ise Müslümanlar olarak ve Müslüman şahsiyetler olarak, amellerimize kalbimizin de eşlik etmesi gerekiyor. Kur’an-ı Kerim ‘i açıyoruz, Müslüman şahsiyetin özelliklerini âlemlerin Rabbi olan Allah tarif ediyor, Rabbimiz Müminun suresinde buyuruyor. Onlar namazlarını huşu içinde kılarlar. Peki bizim listemizde huşu ile namaz kılmak kaçıncı sırada geliyor önceliklerimiz arasında var mı? Kur’an’a baktığımız zaman bu bizim dindarlığımızla Kur’an’da bize anlatılan islam arasında ciddi bir fark var. Bizim önceliklerimiz de Kur’an’ın öncelikleri arasında ciddi bir fark var. O yüzden de birçok imkâna sahip olmamıza rağmen Müslümanlar olarak konfor alanlarımızdan sıyrılamıyoruz.

İslam bir cemaat dinidir bir dağ başı dini değildir. Ferdi yaşanabilecek bir din değildir. Fakat bugün bireysel emperyalizm ve siyonizm bizi bireysel dindarlıklara razı etmiş durumdadır. Ne demek bireysel dindarlık namazımı kılarım orucumu tutarım başka hiçbir şeye karışmam. Öyle bir İslam değil. İslam bir cemaat dinidir. Bugün bu ülkede en boş olan yerler camilerdir. Müminler olarak yatsı namazlarını ve sabah namazlarını özel bir önem göstermemiz gerekiyor.”

81 Yaşındaki Öğretmen 40 Yıldır Her Günü Kaydediyor! 81 Yaşındaki Öğretmen 40 Yıldır Her Günü Kaydediyor!

GAZZE KONUSU

Kıranşal, konuşmasında Gazze konusuna dikkat çekerek; “Gazze direnişi, bize Müslümanlığımız adına unuttuğumuz birçok şeyi hatırlattı. Zühd ise zühd, çile ise çile, takva ise takva, zikir ise zikir, ilim ise ilim, nefis terbiyesi ise nefis terbiyesi, cihad ise cihad. Gerçek zühd anlayışını merak edenler, Hamas’a, el-Kassam’a ve Gazze’ye baksın çünkü onlar lüks villalarda oturup, lüks arabalara binip, beş yıldızlı otel kıvamında dergâhlarından bilmem kaç bin liralık sarık ve cübbeleriyle insanlara sabrı ve şükrü tavsiye etmediler. Aksine yıllarca maruz kaldıkları ambargolardan sonra bile ayaklarında terlikleri, üzerlerinde günlük kıyafetleri, enkaza dönmüş evleriyle, açlığa, susuzluğa, hastalıklara, yokluğa, başlarına yağan bombalara ve her gün sevdiklerinden verdikleri şehitlere rağmen sabır nedir, şükür nedir yaşayarak gösterdiler. Onlar maruz kaldıkları tüm baskı, tehdit ve zulümlere rağmen zalimlerle uzlaşmayı ve anlaşmayı, onlara yardakçılık ve dalkavukluk yapmayı reddettiler. Başlarına gelenlere rağmen, eşlerini ve çocuklarını kaybetmelerine rağmen, açlığa, susuzluğa ve hastalıklara rağmen, kardeşleri tarafından terkedilmelerine ve yalnız bırakılmalarına rağmen asla isyan etmediler. Allah da onların bu duruşunu tüm dünyaya örnek kıldı. Batıda yaşayan ve sosyal medya mecralarından onlar hakkında bilgi sahibi olmak isteyen yüz binlerce insan iman ederek Müslüman oldu. İşte böylece gerçek ilim ve gerçek davet nedir, tüm dünyaya gösterdiler. Allah onlardan razı olsun.” İfadelerini kullandı.

(Haber Merkezi)