Vaat Eden Rejimler ve İnsan Gerçeği

Abone Ol

Açılım: Araftan Cennete Doğru mu, Yoksa!..

Hiçbir rejim dünyadaki cenneti kuramaz. Tarih boyunca gördük: Demokrasi, Cumhuriyet, Komünizm, Şeriat… Hepsi insanın eliyle şekillenir. İnsan erdeme yönelirse yücelir, nefse kapılırsa bozulur.

Düğüm şudur: Erdemden yana mıyız, yoksa nefsten mi?
Mesele budur; gerisi laf-ı güzaftır.

Tarih Aynasında Rejimler

Musa’nın Tih sahrasındaki düzeni, bir nevi “Tanrılı Komünizm”di. Eşitlik ve paylaşım üzerine kurulmuştu. Ama aynı mantık Stalin’in eline geçince, inançsız bir kulun avucunda kıyma makinesine döndü.

Hz. Ömer dönemi, İslam tarihinde adaletin simgesiydi. Fakat aynı İslam, Emevi saraylarında oligarşik diktaya kılıf haline geldi.

Endülüs’te ise aynı inanç, bilim ve felsefeyi yeşerten bir medeniyet iklimine dönüştü. Batı’nın Rönesans’ına öncülük etti.
Demek ki mesele rejim değil, onu uygulayan insanın erdemidir.

Cumhuriyet ve Sonrası

Türkiye Cumhuriyeti, milli ve sosyal kalkınma yolunda rayları döşedi, treni de üstüne koydu. Atatürk’ün “yerli ve milli” kalkınma modeli, bağımsızlık ilkesiyle dünyaya meydan okuyordu.

Ne var ki 1950’lerden itibaren, özellikle 1990’lardan sonra tablo değişti. Küresel aktörlerin gizli-açık saldırıları, ekonomik kapitülasyonların hortlatılması, sınırların delik deşik edilmesi… PKK-PYD’ye devletçik kurdurmak için Suriye’nin Sünni Arap nüfusu bu topraklara dolduruldu. Ardından “Türk-Arap-Kürt” üçlemesi… Aleviler dışarıda kalınca da sözde “Alevi açılımı”…

Yersen!

Birileri yedi, hâlâ da yemeye devam ediyor. Ama biz yemiyoruz. Bizim midemiz küresel mutfakların artıklarıyla dolmaz. Allah’ın izniyle, bir tanesi değil topu da gelse onları sulu dereye götürüp susuz getiririz.

Peki Çözüm Ne?

Eleştirmek kolay; mesele çıkış yolunu göstermek:

1. Erdemli Yönetim: Rejimleri kurtaracak şey, insanın erdemidir. Yönetici de halk da sorumluluk bilinciyle hareket etmelidir.

2. Milli Ekonomi: Atatürk’ün üretim temelli, dışa bağımlılığı azaltan modeline geri dönülmelidir.

3. Adalet ve Şeffaflık: Hz. Ömer örneğinde olduğu gibi, yöneten hesabını halka vermekten korkmamalıdır.

4. Bilim ve Medeniyet Yatırımı: Endülüs örneği açık. Eğitim ve bilimde öncü olunmadan ne demokrasi işler ne cumhuriyet ayakta kalır.

5. Birlik ve Kimlik: Etnik ve dini açılımlarla ayrıştırmak yerine, “Türkiye ortak kimliği” güçlü biçimde inşa edilmelidir.

Son Söz

Rejimleri kurtaracak olan ne kutsal metinlerdir, ne de küresel güçlerin vaatleri… Rejimleri yaşatacak olan sadece ve sadece insanın erdemidir.

Erdemi seçmeyen, en kutsal sistemi bile batırır. Erdemden yana duran ise, en bozuk düzeni bile ayağa kaldırır.

Prof. Dr. Kemal DURUHAN - Felsefe Profesörü