Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 2026 yılında uygulanacak asgari ücreti belirlemek amacıyla yaptığı üçüncü ve son toplantı sonrası yeni rakamlar açıklandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, net asgari ücretin yüzde 27 oranında artırılarak 28 bin 75 TL’ye, brüt asgari ücretin ise 33 bin 30 TL’ye yükseltildiğini duyurdu. Ayrıca işverene sağlanan asgari ücret desteğinin 1270 TL olduğu bildirildi.
Komisyonun son toplantısına yalnızca hükümet ve işveren temsilcilerinin katılması, işçi kesimini temsilen TÜRK-İŞ’in masada yer almaması ise kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Kararın bu şekilde alınması eleştirilirken, konuya ilişkin değerlendirme Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Bingöl İl Başkanı Nihat Baraç’tan geldi. Baraç, açıklanan asgari ücret rakamı ve karar sürecine dair görüşlerini kamuoyuyla paylaştı.
“Bu Süreç Sosyal Diyalogla Açıklanamaz”
DEVA Partisi Bingöl İl Başkanı Nihat Baraç, asgari ücretin milyonlarca çalışanın hayatını doğrudan etkilediğini vurgulayarak, işçi temsilinin masada olmadığı bir karar sürecinin sosyal diyalog iddiasıyla bağdaşmadığını ifade etti. Baraç, “İşçi konfederasyonunun katılmadığı bir komisyonda alınan karar, yöntem açısından ciddi bir meşruiyet sorunu taşımaktadır. Sosyal diyalog, taraflardan birinin dışlandığı değil, tüm tarafların eşit söz hakkına sahip olduğu bir zeminde mümkündür” ifadelerini kullandı.
“Açıklanan Rakam Hayat Pahalılığıyla Örtüşmüyor”
Açıklanan yüzde 27’lik artışın yüksek enflasyon, artan kira ve temel tüketim giderleri karşısında yetersiz kaldığını belirten Baraç, asgari ücretin çalışanın yalnızca ayakta kalmasını değil, insanca yaşamasını sağlaması gerektiğini söyledi. “Bugün açıklanan rakamlar, mutfaktaki yangını, kira baskısını ve alım gücündeki erimeyi telafi etmekten uzaktır. Asgari ücret, geçici çözümlerle değil, gerçek yaşam maliyetleri esas alınarak belirlenmelidir” dedi.
Baraç, DEVA Partisi’nin yaklaşımının ücret belirleme süreçlerinde şeffaflık, katılımcılık ve hesap verebilirlik ilkeleri üzerine kurulu olduğunu ifade ederek, emekçilerin iradesinin dışlandığı her düzenlemenin sosyal adalete zarar verdiğini ve toplumda güven duygusunu zayıflattığını dile getirdi.