Prof. Dr. Abdullah İnci, kenelerin doğadaki mevcudiyetinin yeni bir durum olmadığını vurgulayarak, "Her sene görülen mevsimsel bir olayın tekrarından başka bir şey değildir ve herhangi bir sebebi yoktur. Mevsiminde aktivitesini gösteren kenelerin her seneki davranışlarından başka bir şey değildir. Popülasyonda kene artışının bilimsel bir göstergesi ilave bir veri olarak paylaşılmamıştır. İnsanlar kırsala çıktıklarında bu aktiviteler ile karşı karşıya kalabilirler. Bu artıştan kaynaklı bir olay değil. Dünyada nüfusun yüzde 20'sinin kırsalda, yüzde 80'inin şehirde yaşaması ile oluşan yeni bir normun yansımasıdır. Bu yeni normda özellikle genç jenerasyon keneyi hiç görmemiş, kene nerede ve nasıl beslenir, kenenin tıbbi yönden ne tür bir önem taşıdığını bilmediği için sahaya çıktığında da bunlarla karşılaşarak kaygıyla ortama korku salmaya çalışıyorlar. Oluşturdukları korkunun sanal ortamda paylaşılması ile bilerek yayıldığını da görüyoruz. Tıklanmanın parayla dönüştüğü platformlar olması nedeniyle büyük bir istismarı görüyoruz" dedi.

"Ölüm nedeninin kaynağı kene değil, tedbirsizlik"

İnci, ölümlerin doğrudan kene sayısındaki artıştan kaynaklanmadığını da vurguladı:
"Keneler patojenleri taşırlar. Eğer kene bu patojenleri almışsa ve kan emme sırasında insanlara bulaştırmışsa enfeksiyonun görülmesi mümkün olabilir. Bu artışla ilgili değil, tedbirsizlikle alakalı bir olaydır. Tabiatta keneler tüm zamanlarda vardı, yine olacaklar. Biz insanlar ekosistemin bütünselliği içerisinde hassasiyetle keneleri bilerek ve korunmayı bilerek tedbirlerimizi alacağız ve hayatımıza devam edeceğiz."

Küresel değişimler kene popülasyonunu etkiliyor

Kene sayısındaki bölgesel artışın altında çevresel ve tarımsal değişimlerin etkili olduğuna da dikkat çeken İnci, şu ifadeleri kullandı:
"Özellikle küresel ısınma, sıcaklık ve rutubet kenelerin hareketlerinde birinci derecede etki eden abiyotik faktörlerdir. Bunların yanında biyotik faktörler de önemlidir. Eskiden topraklar işlenir, araziler ekilir ve biçilirdi. Toprağın işlenmesine bağlı olarak da dişi kenelerin bıraktıkları yumurtaların çoğunluğu tahrip olur ve yeni nesil verme kapasiteleri düşerdi. Bugün onlar yapılmıyor. Biz evrilme süreci yaşıyoruz. Toprakların işlenmemesi, yaban hayatının güçlenmesi ve çiftlik hayvan sayısının dramatik bir şekilde düşmesi kene popülasyonunu artırdı. Büyükbaş hayvanların merada otlatılmasından vazgeçildi. Bunun gibi pratikler kenelerin lehine bir durum oluşturdu. Artış da bunlarla alakalı. Her şeyden önce şehir kültürü ve yeni nesil bunların hiçbirinden haberdar değil. Olayın bütününü böyle görüyoruz."

"Köylerdeki ilaçlama uygulamaları geri getirilmeli"

Keneyle mücadelede bireysel önlemlerin yanı sıra eski toplumsal uygulamaların da önem taşıdığını ifade eden İnci, "Kene popülasyonunun azaltılması için alınacak tedbirleri proje dahiline hayata geçirmek gerekir. Eskiden köylerde büyükbaş ve küçükbaş hayvanların kene mevsiminde ilaçlanmasına yönelik çalışmalar yapılırdı. Bunları yapmıyorlar. Eğer yapılırsa kene popülasyonunda azalma başarısı gösterilebilir" diyerek uyarılarda bulundu.