Bingöl’de 3 Cadde Trafiğe Kapalı Olacak! Bingöl’de 3 Cadde Trafiğe Kapalı Olacak!

Atatürk Üniversitesi Doktora Öğrencisi Abdulsabur Şığva’nın “Asur Sefer Güzergâhı Üzerinde Bulunan Dicle Tüneli-Bırkleyn Mağaralarının Dini Açıdan Önemi” başlıklı çalışması, Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi’nde yayınlandı.
Mezopotamya’nın en büyük siyasi oluşumlarından biri olan Asur Krallığının, yaklaşık olarak 14 asır boyunca kesintisiz bir şekilde varlığını sürdürdüğü belirtilen çalışmada, ana yurdu bugünkü Kuzey Irak toprakları olan Asur Krallığının, güneyde modern Tikrit kentinin kuzeyinde yer alan Kalat-Şerkat kalıntılarının olduğu Asur kenti, kuzeyde modern Musul kentinin yer aldığı Ninive ve doğuda modern Erbil kentinin altında kalan Arbail’den oluştuğu kaydedildi.

BIRKLEYN MAĞARASI KUTSAL BİR YER OLARAK GÖRÜLDÜ

Asurluların, diğer birçok toplumda görüldüğü gibi suyun kutsal olduğuna inandığı belirtilen çalışmada, “Asurlular, Dicle Nehri’ni İdiglat olarak adlandırmış ve nehir kaynağı olarak kabul ettikleri Dicle Tüneli-Bırkleyn Mağarası’nı da kutsal/mitik bir yer olarak görmüşlerdir. Asur Krallığı’nın Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne yönelik seferlerindeki temel motivasyonunun bölgenin sahip olduğu zengin kaynaklar olduğu bilinmektedir. Krallığın bölgedeki faaliyetleri Orta Asur Dönemi’nde başlatılan yıllık yazma geleneği ile kayıt altına alınmıştır” denildi.

MAĞARANIN DURAVLARINA KABARTMALAR İŞLENDİ

Çalışmada, Asurlar ve Bırkleyn Mağaraları ile ilgili şu ifadelere yer verildi; “Dicle Tüneli-Bırkleyn Mağaraları, Doğu Anadolu ile Kuzey Mezopotamya arasında Toros Dağları üzerinden geçit sağlayan en kolay/uygun yollardan biridir. Bu sebepten dolayı Asur, kuzey toplulukları üzerine gerçekleştirdiği askeri seferlerde bu güzergahı etkin bir şekilde kullanmıştır. Asurlular, bu güzergahı kullanarak kolay bir şekilde kuzeydeki topluluklar üzerine askeri seferlerde bulunmuşlardır. Bırkleyn’i önemli kılan etkenlerden biri de bu mağaranın askeri seferler esnasında ordunun barınma ihtiyacını karşılamasıdır.
Asur’un egemenlik kurduğu Yukarı Dicle Vadisi ve art alanındaki topraklar, Uruatri/Nairi ve Muşki gibi farklı sosyopolitik yapıların etkin oldukları bölgelerdir. Bu yapılar, krallığı uzunca bir süre tehdit etmiş ve uğraştırmıştır. Bundan dolayı da Asur Krallığı, Yukarı Dicle Vadisi ve periferisinde oluşturduğu güvenli alanlara yönelik tehdit unsuru olabilecek sosyopolitik yapılara karşı önleyici seferler düzenlemiştir. Bırkleyn’deki yazıt ve kabartmalar, dini sunu/ritüelin yanında Asur’un Yukarı Dicle Vadisi’ndeki topraklar ile kuzeydeki sosyopolitik yapılar arasındaki mücadeleye odaklanmaktadır.
Orta ve Yeni Asur Dönemi’nde iktisadi/ekonomi amaçlı askeri seferler, krallığın geniş bir coğrafyada egemenlik kurmasını sağlamıştır. Hakimiyet kurulan coğrafyalarda krallar, taş duvarlara yazıt ve kabartma işlemişlerdir. Yeni peyzaj alanlarını oluşturan Asur, fethettiği coğrafyalarda hafıza mekânları oluşturmaya çalışmıştır. Bu bağlamda düşünüldüğünde kaya kabartma ve yazıtları Asur Krallığı’nın hakimiyetini sembolize eden ideolojik aygıtlar olarak görülebilir. Dicle Tüneli-Bırkleyn Mağaraları’ndaki yazıt ve kabartmalar krallığın anma etkinliklerinde sergilenmiştir. Balawat kapı süslemelerinde canlı betimlemelerle sunulan görseller, Asur’un ortak bir hafıza oluşturma çabası olduğu sonucuna varılmıştır.
Tabiat temelli dini bir yapıya sahip olan Asurluların tanrılarının rızasını kazanmak ve ona şükranlarını sunmak için duvarlara kabartma/yazıt işledikleri düşünülmektedir. Asur kralları, kendilerinden önceki krallardan daha uzak bölgelere ulaşmayı bir övünç vesilesi haline getirdikleri için yaptırdıkları kabartma ve yazıtlarla insanlara başarılarını ilan etmişlerdir. Asur Krallığının kuzeydeki Uruatri/Nairi toplulukları ile çeperindeki topluluklar üzerine gerçekleştirdiği seferlerde buradaki mağaraları kullandığına dair önemli veriler elde edilmiştir. Mağaralarda bulunan 5 yazıt ile 3 kabartma Asur’un bölgeye olan ilgisini göstermektedir. Asur’un buraya olan ilgisinin bir başka nedeni de burasının Dicle Nehri’nin kaynak yeri olarak kabul edilmesidir. Kralların kutsal olarak kabul ettikleri bu mekânda, tanrılarına kurbanlar adayıp çeşitli ritüeller gerçekleştirdikleri görülmektedir.
I.Tiglat Pileser’e ait kabartmada, kralın “ubana tarasu” (parmak uzatma) hareketi yaparken tasvir edilmiş olmasının Asur inanç sitemi açısından sembolik bir anlama sahip olduğuna inanılmaktadır. Bu hareket, sadece Bırkleyn kabartması ile sınırlı olmayıp krallın hakimiyetini gösteren çeşitli nesneler üzerine de işlenmiştir. Ubana tarasu hareketi, kralın bedeninin tanrılarla doğrudan bir iletişim içerisinde olduğu ve dolaysıyla ilahlarla pozitif bir iletişimin varlığına işaret ettiğine inanılmaktadır. Aynı zamanda burada tanrılara kurbanların da sunulmuş olması bu mekânı bir kült yeri olarak algılanmasına katkıda bulunmuştur.
I.Tiglat-pileser ile III. Salmanassar’ın Dicle’nin kaynağındaki kaya yüzeylerine işledikleri kabartma ve yazıtlar, güçlü sembolik ögeler içermektedir. Bu sembolik ögeler, Asur’un Bırkleyn’de bir “hafıza mekânı” oluşturma çabası içerisinde olduğunu göstermektedir. Hafıza mekânı olarak Dicle Nehri kaynağının seçilmesinin nedeni bu yerin kutsallığına olan inançtır. Yazıt ve kabartmalar vasıtasıyla Bırkleyn, Asur kültürel imgeleminde kalıcı hale getirilmek istenmiştir. Bu durumun önemli kanıtlarından biri, Bırkleyn’in Balawat bronz işlemelerinde ayrıntılı bir şekilde tasvir edilmiş olmasıdır. Asur’a hayat veren ve kutsal olarak kabul edilen Dicle Nehri kaynağı, sahip olduğu verilerle insan pratikleri, hayalleri ve kendine ait kültürel biyografisi ile eşsiz bir yer olmuştur.
Dicle Tüneli-Bırkleyn Mağaraları, Antik Çağ’dan itibaren farklı işlev ve isimlerle ifade edilmiştir. İlk İslam coğrafyacı ve tarihçilerin de eserlerine konu olan Dicle Tüneli-Bırkleyn mağaraları, surla çevrili bir yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. XIX. yüzyılın ikinci yarısından sonra buradaki arkeolojik bulgular/veriler kayıt altına alınmış ve yazıtlar çözümlenmiştir. Günümüzde çokça tahrip edilmiş olmasına rağmen Asur kalıntıları bütün heybetiyle buradaki varlığını devam ettirmektedir.
Sonuç olarak Dicle Tüneli-Bırkleyn Mağaraları Asur kültür tarihinde önemli bir destinasyon olmuş, strateji ve sosyopolitik konumunun yanı sıra dini açıdan da kralların uğrak yerlerinden biri olmuştur.”
Ömer ŞANLI