DEM Parti Bingöl Milletvekili Ömer Faruk Hülakü, CHP Grubunun, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere İstanbul'da alınan erişim engeli, afiş, pankart ve anons yasaklarının demokratik düzene olası etkilerinin tüm yönleriyle araştırılması” amacıyla meclise sunduğu araştırma önergesi üzerine konuştu.
Meclis Genel Kurulunda konuşan Hülakü, 2016 yılından buyana uygulanan kayyum politikasını eleştirdi.
Hülakü, konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Siyasi rekabet yok, seçimlere eşit şartlarda girmek yok, zarflar mühürlüymüş mühürsüzmüş önemi yok; yerel seçimlerde YSK'nin değil AKP'nin gayrinizami seçim yasaları altında seçime giren bir Türkiye var. Çok net bir şekilde söylüyorum, her yerel seçimde her ilde, her ilçede AKP'nin 2 adayı var; birincisi, YSK'nin resmî aday kabul ettiği aday, ikincisi de ilin valisi, ilçenin kaymakamı olan kayyumlar var. İkincinin atandığı durumda ne oluyor? Yolsuzluk mu yapmış, soruşturma yok; ihaleye fesat mı karıştırılmış, sorun yok; yüz kızartıcı suç mu işlemiş, o hiç problem değil; SGK borçları mı ödenmemiş, onu da her türlü halledersiniz çünkü AKP'li belediye başkanlarına ne mülkiye müfettişi var ne de savcılar var.
Peki, birincinin kazandığı durumda ne oluyor? Tabii ki bir demokrasi şöleni olmuyor, halkın iradesi tecelli etmiyor, AKP'nin bağımsız dediği yargı devreye giriyor, sırada bekleyen doğal kayyum adayı valiler, kaymakamlar birer darbeci olarak halkın iradesine çöküyorlar. Türkiye'de seçimlerin hâli, ahvali budur; AKP'nin kazanmadığı belediye yoktur, hileyle el koyduğu belediyeler vardır. Bakın, 2016 yılından bu yana HDP ve DEM belediyelerine atanan kayyum sayısı tam 149. Belediyelerimizin açtığı 21 kültür merkezini kayyumlar eliyle kapattınız, Kürtçe tabelaları, internet sitelerindeki Kürtçe bilgilendirmeleri kaldırdınız, Celadet Ali Bedirhan Kütüphanesini yıktınız, Cegerxwin Kültür ve Sanat Merkezini boşalttınız, Kürt'e dair, Kürt halkının kültürüne, diline, hafızasına dair ne varsa yaktınız, yıktınız, yok ettiniz. O yüzden, bu önergeye baktığımızda gördüğümüz şey budur; iktidar kendisinin seçimle kazanmadığı her yerde muhalefeti susturmak değil, yok etmek istiyor. Fotoğrafı görünmesin, anons edilmesin, afişi, pankartı, reklamı olmasın, dili, kültürü, farklı renkleri bilinmesin, her yer, her şey turuncu olsun istiyor bu zihniyet. Hakikat elbette bu değil; DEM Parti'nin kadın mücadelesinden aldığı mor rengi her seçimde daha da büyüteceğiz.”
(Haber Merkezi)