TÜİK’in açıkladığı ‘2024 Yılı Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistikleri’ne göre, iyi ve kötü huylu tümörlerden kaynaklı ölümlerin en yüksek olduğu il, yüzde 21,7 ile Ağrı olurken, bu ili yüzde 21,4 ile Bingöl izledi.
DEM Parti Bingöl Milletvekili Ömer Faruk Hülakü, Bingöl’de tümörden kaynaklı ölümlerin, yüzde 16,3 olan Türkiye ortalamasının çok üzerinde olduğunu belirterek, “Bu ciddi tablo, halk sağlığını doğrudan etkileyen çok sayıda yapısal sorunu işaret etmektedir.
Tarımda kullanılan kimyasal maddeler, çevre kirliliği, içme suyu kalitesi, sağlık hizmetlerine erişim ve erken teşhis imkanlarının yetersizliği gibi birçok etkenin birlikte ele alınması gerekmektedir” dedi.
Meclise araştırma önergesi veren Hülakü, “Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2024 yılı ölüm nedenlerine ilişkin verilerine göre, Bingöl ilinde meydana gelen ölümlerin %21,4’ü iyi ve kötü huylu tümörlerden kaynaklanmıştır. Bu oran, Türkiye genelinde tümör kaynaklı ölümlerin ortalaması olan %16,3’ün oldukça üzerindedir ve Bingöl’ü bu açıdan ülke genelinde ikinci sıraya yerleştirmektedir. Söz konusu veriler, Bingöl’de tümör vakalarının olağan dışı bir yoğunlukla seyrettiğini ortaya koymakta sağlık, çevre ve tarım gibi çeşitli alanlardaki yapısal sorunlara işaret etmektedir.
Bu kapsamda, Bingöl ilinde iyi ve kötü huylu tümörlere bağlı ölümlerin Türkiye ortalamasının üzerinde seyretmesinin nedenlerinin araştırılması, bu duruma etki eden çevresel, sosyoekonomik ve kurumsal etkenlerin tespit edilmesi, halk sağlığının korunmasına yönelik alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılmasını talep ederiz” ifadelerine yer verdi.
-GEREKÇE-
Hülakü, meclis araştırma önergesinin gerekçesinde, şu ifadelere yer verdi; “Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2024 yılı verilerine göre, Bingöl ilinde meydana gelen ölümlerin %21,4’ü iyi ya da kötü huylu tümörlerden kaynaklanmıştır. Bu oran, Türkiye genel ortalamasının (%16,3) yaklaşık beş puan üzerindedir ve Bingöl’ü bu alanda ülke sıralamasında ikinci sıraya yerleştirmektedir. Söz konusu veriler, yalnızca bireysel yaşam tarzı veya genetik yatkınlıkla açıklanamayacak kadar yüksek olup, bölgesel düzeyde yapısal, çevresel ve sosyoekonomik birçok unsurun birlikte değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır.
Bingöl gibi kırsal ve çevresel faktörlerin doğrudan insan sağlığını etkilediği bir coğrafyada bu tür ölümlerin artması tarımda kullanılan kimyasallar, pestisitler, hayvansal ürünlerdeki hormon ve antibiyotik kalıntıları, hava ve su kirliliği, madencilik faaliyetleri, içme suyunun kalitesi, halk sağlığı hizmetlerine erişim düzeyi ve erken teşhis olanaklarının yetersizliği gibi çok sayıda unsurla ilişkilendirilebilir. Ayrıca sağlık çalışanı yetersizliği, onkolojik tedavi merkezlerine ulaşım zorlukları ve sağlık okuryazarlığı düzeyleri de dikkate alınmalıdır.
Özellikle çevresel etkenlerle kanser arasındaki ilişkinin akademik ve istatistiksel düzlemde yeterince incelenmemiş olması, alınabilecek önleyici tedbirlerin geliştirilmesini engellemekte ve halk sağlığı açısından önemli bir risk doğurmaktadır. Bingöl’deki yüksek oranlar, ilin özelinde yürütülecek bilimsel, sağlık temelli ve çevresel politikaların gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu bağlamda, Bingöl’de iyi ve kötü huylu tümörlere bağlı ölüm oranlarının nedenlerinin çok boyutlu bir şekilde araştırılması, çevresel, sosyal ve kurumsal dinamiklerin tespit edilmesi ve sağlık alanında alınması gereken önlemlerin belirlenerek kamuoyuyla paylaşılması amacıyla bir Meclis Araştırması açılması elzemdir.”
(Haber Merkezi)





