Zamanı içinde barındırdığı müstesna anlar kıymetli kılar. “Üç aylar” diye meşhur olan zaman dilimlerini de değerli kılan, içinde mübarek geceleri ve oruç ayını ihtiva ediyor olmalarıdır. Bu mübarek gecelerden biri de “Ramazan”ı muştulayan ve bu üç ayların nihayete doğru gittiğini haber veren “Berat” gecesidir.

            Üç ayların ikincisi olan şaban ayının yarısında/ortasında ihya edilen ve “Ramazan”ı müjdeleyen berâet, “kişinin yükümlülükten kurtulması, temyize çıkması” manasınadır. Günah kirinden “af” ve “bağışlanmaya” mazhar olması umularak bu geceye “berâet” denmiştir. “Mübarek gece, rahmet gecesi, belge gecesi” kavramları da bu gece için kullanılan terkiplerdir. Efendimizin (as) “Allah’ın sayısız kişiyi af edeceğini” (Tirmîzî, Savm, 39) haber verdiği, “gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla ihya etmemizi” tavsiye ettiği ve “Allah’tan talebi olanların bu taleplerinin karşılık bulacağı”nın (İbn Mace, İkametu’s Salat, 191) müjdesini verdiği ender zaman dilimidir berat gecesi. Efendimizin (as) ayrı bir önem vererek ihya ettiği, yüce kitabımız Kur’an’ın tamamının “levh i mahfûz”dan dünya semasına indiği, kıblenin tayin olduğu gece olması bu geceye daha bir önem kazandırmaktadır.

            İnsan için bir sınama yeri olan bu fani alem, ebedi aleme yönelik yapılacak faydalı ve hayırlı amellerin de aynı zamanda bir durağıdır. İstesek de istemesek de bu imtihan aleminde varlık serüvenimiz bir gün tükenecektir. Dün bizler gibi bu dünyanın her türlü imkanlarından ve fırsatlarından gereği gibi istifade eden niceleri, lütufla idrak edeceğimiz bu mübarek gecede aramızda olmayacaklar. Bir yıl sonraki bu gecede, bizler veya sevdiklerimizden niceleri olmayabiliriz. Her gün gözlerimizin önünde kayıp giden niceleri, bizlere ders alınması gereken ibretli bir sahne sunmaktadır. Peki, nedir bizleri bu şuurundan ırak eden ve hakikati görmemize mani olan hususlar? Nefsi dürtüler, dünya süsü, makam ve mevki sevgisi, geçici ve aldatıcı hevesler, bitmeyen hırslar, varlık sebebimizi unutma, madde ve mana anlamını idrak etmeme, akli melekelerimizi saf biçimde kullan(a)mama, ruhumuzun ihtiyacını giderecek amelleri yerine getirmede sergilediğimiz tembellik… Ne acıdır ki geçici heveslere sımsıkı sarıldık ve ebedi hayatı savsaklar duruma geldik.

            Önümüze, geçen hayatımıza objektif bir pencereden bakabilme ve hayatımızda eğri giden fiilleri doğrultarak bunları tam bir düzene çekebilme imkanı sunan bu geceyi, iyi bir muhasebeyle geçirmeyi gerektirir. İslâmî umdeleri hayatımıza aksettirmek için çalışmak, İslâm’ın hayat düsturlarını yaşamak için bir gaye peşinde koşmak ve ebediyete giden yolda kendimize çeki düzen vererek kurtuluş yolu üzere olmaya gayret etmek idrakinde olma fırsatını vermektedir bu müstesna gece.

            Bu gece vesilesiyle yüce kitabımızı okuyup onunla amel etmek ve onu hayatımıza hakim kılmak, kainat kitabına ibretamiz bir bakış açısıyla bakarak şuurlanmak, varlığımızı layıkıyla idrak etmek, insanî tutum ve davranışları yerine getirmek, dualarla, zikirlerle, selâtu selâmlarla gönlü ve dili arındırmak, ibadetle bünyeyi ve azaları sahibine ram kılmak, sadakalarla yoksunların yüzünü güldürmek ve onların gönlüne dokunmak, büyüklerimizin yalnızlığını paylaşmak, küçüklerimize değerli olduklarının hissini vermek, dayanışmanın

sevincini yaşamak, darda olanların imdadına yetişmek bütün bunları samimi bir niyet ve rıza-i ilahiyi kazanma talebiyle yapmak ve bu huzuru yaşamak, tevbe ve istiğfarı kul olmanın mihverine yerleştirerek iyi insan olmaya adım atmak ve bu uğurda yol almak yapacağımız derin anlamı olan davranışlardır.

            Yüce Rabb’imize karşı kulluk ifamızda, samimiyeti gözleyerek yükümlü olduğumuz emirleri planlı ve istikrarlı bir biçimde yerine getirmenin şuuruyla hareket etmeyi elden bırakmamalıyız. Rabbimizin: “Sana ölüm gelinceye kadar Rabb’ine kulluk et!”(Hicr, 15/99) ilahi düsturu mucibince son nefesimize kadar kulluğumuzun istikamet üzere devam etmesine çalışmalıyız. Her daim rızâî “Barî”nin olduğu amelleri yerine getirmek için uğraş verme azminde olmalıyız.

            Farklı duyguların ve tezatlı hallerin bir arada yaşam bulduğu bu fani dünyada, hayıflanmalar, pişmanlıklar, özlemler, ukdeler, sevinçler, kederler… sarmalında ebediyete doğru yol alırken ebedi kurtuluşun kapılarını açmaya yoğunlaşmalıyız. Sonsuz rahmet ve mağfiret sahibi olan yüce Allah (cc), bizlere hayatın birçok soluğunda ve durağında fırsatlar sunuyor. İsyanlarımıza, azgınlığımıza ve aymazlığımıza rağmen, bizlere rahmet kapılarını kapatmıyor ve bizleri rahmet dairesinin dışında tutmuyor. Bizleri hep kurtuluşuna, şefkatine ve mağfiretine davet ediyor. Bizler de bu geceyi fırsat bilerek, Rabb’imizin rahmet ve mağfiret davetine uyarak ömrümüzün güzelce bir  muhasebesini yapalım.

            Bizlere “musahhar” kılınan bu fani alemdeki her şey vazifesini layıkıyla yapmaktadır. Vazifesine sadık, sevk-i tabi emrine amade, serencamına günah ve haram karıştırmamış, sorumluluğunu emredildiği şekilde ve layıkıyla yerine getirme gayretinde. Bizim ise Allah’a (cc) olan ahdimiz vardı. Emaneti yüklenmiştik. Sorumluluğumuz büyüktü. Kainat her zerresiyle ve hal diliyle her gün ahdimize sadık kalarak kendimize gelmeye bizleri davet ediyor.

            Takvamız, takva bilincimiz, dua şuurumuz ve kulluk idrakimiz bizleri kıymetli kılan değerlerimizdir. Malımızın, ailemizin, makamımızın, sevdiklerimizin bizleri yalnız bırakacağı; ama “salîh amel”lerimizin bizim sadık yoldaşı olacağı ve her halükarda bizimle beraber olacağı bir akıbete doğru yol alıyoruz.

            İnancımız açısından yararlı ve faydalı olan meşguliyetlere kanat açmalıyız. İlmi ve tefekkürlü ortamlar bizim mekanımız olmalı. Kalbimizi, vicdanımızı ve insanlığımızı karartan mahallerden uzak durmalıyız. Bizlere dünya ve ahiret saadeti getirecek ameller peşinde koşmalıyız.

            Berat gecesi, bizlere bu bilinci sağlayacak bir başlangıç noktası olabilir. Yeter ki bizler değişime doğru samimi bir adım atalım ve sonsuz merhamet sahibi olan yüce Allah’tan (cc) yardım dileyelim.

Ambulans Hafriyat Kamyonuna Çarptı: 2 Kişi Yaralandı Ambulans Hafriyat Kamyonuna Çarptı: 2 Kişi Yaralandı

            Berat kandilimizin mübarek olmasını diliyorum. Bu geceyi, milletimizin kaynaşmasına ve dayanışmasına, ülkemizin huzuruna ve dirliğine, tüm İslâm aleminin birliğine ve kardeşliğine vesile kılmasını yüce Allah’tan (cc)  niyaz ediyorum.

    Ahmet HAMŞİ