Donald Trump’ın 20 Ocak 2025’te yeniden ABD Başkanı olmasıyla birlikte ulusal ekonomiyi güçlendirme yönündeki adımlar, küresel altın piyasalarını da etkiledi. ABD’nin Aralık ayından itibaren ciddi miktarda altın topladığına dikkat çekilirken, İngiltere’den yaklaşık 600 tonluk altının ülkeye getirildiği bildirildi. Trump’ın göreve gelişiyle birlikte merkez bankalarının altına olan talebi artarken, jeopolitik risklerin de tırmanmasıyla birlikte altın fiyatlarında güçlü bir yükseliş trendi gözlemlenmeye başladı. Bu süreçte en dikkat çekici gelişmelerden biri ise 2 Nisan’da yaşandı. Trump’ın ABD’nin Kurtuluş Günü olarak ilan ettiği bu tarihte vergi tarifelerini açıklaması, ticari riskleri artırdı.

Trump, aynı gün yaptığı açıklamada dikkat çeken şu ifadeyi kullandı: “Altını olan kuralı koyar.” Bu sözlerin ardından altındaki yükselişin ivme kazandığı belirtiliyor. Her ne kadar dönemsel olarak düzeltmeler ve kâr satışları yaşansa da, genel seyir yukarı yönlü. Dün yapılan açıklamalarda ise Trump, Hindistan'a yönelik gümrük vergisi tarifeleri üzerinden yeni bir açılım gerçekleştirdi ve ikincil tarifelerin gelebileceği mesajını verdi. Uzmanlara göre bu açıklama, Eylül ayına dikkat çekiyor.

EYLÜL KRİTİK BİR DÖNEMEÇ

Eylül ayı, Çin ile yapılan ve 90 gün süreceği belirtilen ticaret sürecinin sonuna denk geliyor. Aynı zamanda dün, dünyaca ünlü teknoloji firmasının ABD'de 600 milyar dolarlık yatırım yapacağını açıklaması, çip ve hafif metal sektörlerinde yeni bir dönemin başlayacağına işaret etti. Bu gelişmeler, Çin-Tayvan hattındaki gerilimin yeniden tırmanabileceği yorumlarına neden oldu. Uzmanlar, ABD’nin çip teknolojisinin Çin’in kontrolüne geçmesini istemediğini, bu nedenle Çin’e bağımlılığı azaltmak için hamle yaptığını vurguluyor.

Özellikle bir değerlendirmede şu ifadeler kullanıldı:

“Ben özellikle Çin'in Tayvan'a 2030'a kadar bir müdahale yapacağı kanaatindeydim ve bundan sonraki süreçte daha da kısa sürede olacağı kanaatindeyim. Çünkü ABD asla ve asla çip teknolojisinin Çin'de olmasını istemiyor.”