Bingöl doğumlu yazar Kader Uçar, ilk kitabı Sidra ile okuyucularla buluştu. Kendi yaşamından ve çevresinden derlediği gerçek kadın hikâyelerini kaleme alan Uçar, kitabını özellikle Bingöl’ün kadınlarına armağan etti.

Çocukluk ve gençlik yıllarını Bingöl’de geçiren Kader Uçar, çeşitli nedenlerle eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Ancak öğrenme ve yazma tutkusundan hiç vazgeçmedi. Liseyi dışarıdan tamamlayan Uçar, daha sonra İstanbul’a taşındı ve bir yandan çalışırken bir yandan da yazılarına devam etti.

Yazmanın kendisi için bir terapi ve direnme biçimi olduğunu belirten Uçar, yıllar boyunca el yazısıyla tuttuğu defterlerde biriktirdiği duyguları bir gün yeniden okuyunca şu soruyu kendine sordu:

“Neden bu yazılar sadece bana ait kalsın? Neden bir başkasının da kalbine değmesin?”

Bu sorgulamayla birlikte Sidra adlı romanının temellerini atan Uçar, kitabında yalnızca kurgusal bir karakteri değil, toplumda yok sayılmış, bastırılmış ama yeniden ayağa kalkmayı başaran kadınların hikâyesini anlattığını vurguladı. Sidra, kadınların susturulmuş seslerini, bastırılmış duygularını kelimelere döken bir direniş öyküsü olarak dikkat çekiyor.

“Sidra karakteri, küllerinden yeniden doğan tüm kadınların simgesi” diyen Uçar, kitabının her sayfasında hem bir haykırış hem de umut taşıdığını ifade etti.

Şu anda İstanbul’da yaşamını sürdüren Kader Uçar, kitabıyla birlikte manevi olarak yeniden doğduğu topraklara, Bingöl’e dönmenin ve burada sesini duyurmanın kendisi için çok kıymetli olduğunu dile getirdi.

"Bu kitap sadece benim değil; suskunluğu yüreğinde taşıyan, ama bir gün kendi kelimeleriyle ayağa kalkacak olan her kadının kitabı. Bingöl’ün kadınlarına da kalpten armağanımdır." diyerek sözlerini tamamladı.

HABER MERKEZİ