Eğitim Sen’in, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine dikkat çekmek ve cinsiyetçi eğitim politikalarına karşı seslerini yükseltmek için 10 Mart'ta okullarda "toplumsal cinsiyet eşitliği dersi" yapacaklarını duyurması, iki sendikayı karşı karşıya getirdi.
Eğitim-Bir-Sen, ‘toplumsal cinsiyet eşitliği dersi’ duyurusunu, ‘okullarda LGBT’ anlatılacak’ diye gündemleştirirken, Eğitim-Sen, toplumsal cinsiyet eşitliğinin, 2015 yılında aralarında Türkiye’nin de yer aldığı Birleşmiş Milletler üye ülkeleri tarafından onaylanan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) kapsamında yer alan 17 ana maddeden biri olduğunu açıkladı.
KAVA: LGBT PROPAGANDASI YAPTIRILMAMALI
Eğitim Sen’in "toplumsal cinsiyet eşitliği dersi" yapacağını duyurması üzerine konu ile ilgili sosyal medya hesabından paylaşım yapan Eğitim Bir Sen Bingöl Şube Başkanı Yunus Kava, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği adı altında okullarda eşcinsellik propagandası yapılamaz, yapılmamalı. Bünyesinde LGBT komisyonları kuran sendikaya LGBT propagandası yaptırılmamalı. Ramazan-Şerif ayını özellikle seçerek, cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet eşitliği adı altında; sapkın düşünce ve yaşam biçimlerinin propagandasını yapmak maksadıyla, sınıfların içinde gerçekleştirilecek bir eylem kararı almak açıkça provokatif bir eylemdir.” ifadelerini kullandı.
KORLAELÇİ: GÜNDEM SAPTIRILIYOR
Eğitim Sen Bingöl Şube Başkanı Murat Korlaelçi ise, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bilinçli bir şekilde LGBT ile bulandırılarak gündemin saptırıldığını belirtti.
Korlaelçi, “Toplumsal cinsiyet eşitliği, 2015 yılında aralarında Türkiye’nin de yer aldığı Birleşmiş Milletler üye ülkeleri tarafından onaylanan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) kapsamında yer alan 17 ana maddeden biridir. Bu hedef kapsamında, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik her yönlü ayrımcılığın sona erdirilmesi; kadınların ve kız çocuklarının sosyal, ekonomik ve politik bağlamlarda güçlenmelerinin sağlanması için gerekli politika ve yasal uygulamaların kabul edilmesi amaçlanmaktadır.
Cinsiyet eşitsizliği, bireylerin cinsiyetlerine göre maruz kaldıkları eşit olmayan davranışlar, tutumlar ve algıları anlatmak için kullanılan bir kavramdır. Kökeni, toplumsal cinsiyet rollerindeki farklılıklardır. Türkiye'de toplumsal cinsiyet algısı, karşımıza kadına karşı şiddet, namusun kadına atfı, namus cinayetleri, ücret eşitsizliği gibi çeşitli şekillerde çıkmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini bilinçli bir şekilde LGBT ile bulandırarak gündem saptırılıyor. Anadilinde eğitim ve barış gündemini saptırarak rol kapma peşindeler. Çünkü Eğitim-Sen'i terörize edecekleri argümanları biraz eksik. Anadilinde eğitim, barış ve demokratik toplum sürecine yönelik söylemlerimiz devam edecek. Eğitim-Bir-Sen’in gündeminde boğulmayacağız.” açıklamasında bulundu.
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINDAN AÇIKLAMA
Milli Eğitim Bakanlığı da konu ile ilgili açıklama yaptı.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi; "Bir eğitim sendikasının, 10 Mart 2025 tarihinde (bugün) okullarımızda, "Bakanlığımızca hazırlanan müfredat dışında belirlenen konularda ders işleneceği ve dersliklerdeki tahtaların farklı renklere boyanacağı" yönündeki beyanına ilişkin aşağıdaki açıklamanın yapılması gerekli görülmüştür.
Bütün demokratik hukuk devletlerinde olduğu gibi ülkemizde de temel hak ve hürriyetlerin kullanılması konusunda anayasal güvenceler getirilmiştir. Bu minvalde anayasamızın güvence altına aldığı özgürlüklerden biri de sendikal faaliyet özgürlüğüdür.
Öte yandan insan haklarının korunmasına ilişkin bütün uluslararası metinlerde temel hak ve hürriyetler kullanılırken "başkalarının özgürlüklerini ihlal etmemesi gerektiği", ortak kabul görmüş bir ifadedir.
Bu açıklamalar ışığında sendikal hakların kullanılmasında;
- Anayasamızın 12. maddesindeki "Temel hak ve hürriyetler; kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.",
- Ailenin ve Çocukların Korunması başlıklı 41. maddesindeki "Aile, Türk toplumunun temelidir.",
- Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi başlıklı 42. maddesindeki "Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.",
- Sendika Kurma Hakkı başlıklı 51. maddesindeki bu hakkın kullanılmasının "millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle" sınırlandırılabileceği,
ilkeleri başta olmak üzere Millî Eğitim Temel Kanunu ile aile hayatını koruma altına alan bütün yasal düzenlemeler göz önünde bulundurulmalıdır.
Eğitim öğretim kurumlarımızda, ilgili mevzuatımızla çerçevesi belirlenerek Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımızca onaylanan müfredat dışında herhangi bir konunun ders içeriği olarak belirlenmesi veya okutulması mümkün değildir.
Gerek sendika yetkilileri gerekse okullarımızda görev yapan öğretmenlerimiz, anayasamız başta olmak üzere kanunlarımızla kendilerine verilen yetki ve görevler çerçevesinde hareket etmekle yükümlüdür.
Sendikal haklar, örgütlenme özgürlüğü ve toplu pazarlık hakkını içermekte olup kamu hizmetlerinin nasıl yürütüleceğinin çerçevesini ise mevzuat belirlemektedir. Ulusal ve uluslararası normlarda sendikal hakların kullanımı, kamu hizmetlerini keyfi biçimde yürütmek anlamına gelmemektedir.
Sendikal hürriyet iddiasıyla yürütülen ötekileştirici, ayrıştırıcı, kamplaştırıcı ve illegal faaliyetlerin "sendikal özgürlük" kavramını dejenere ettiği ve özüne zarar verdiği de açıktır.
Tüm bu açıklamalar ışığında, sendikal özgürlüklerin kullanıldığı iddiasıyla anayasaya, yasalara ve toplumsal değerlere aykırı davranışlarda bulunarak sendikal faaliyetlerin özüne zarar veren kişi ve kurumların eylem ve açıklamalarına asla müsamaha gösterilmeyecek, gerekli adli ve idari süreçler yürütülecektir."
(Haber Merkezi)