Bingöl’de 1971’de 6,8 büklüğünde yaşadığımız depremde 878 kişi hayatını kaybetti. 1971 depreminin üzerinden 53 yıl geçmesine rağmen acının, dehşetin izleri hâla silinmedi... TRT arşivinde unutulmayan 1971 Bingöl depremi görüntülerini izlerken hep o dönemki acıları yaşar dururum...

TRT muhabirleri canlı yayın için gelmişlerdi. Özellikle yerle bir olan ve 80 kişinin hayatını kaybettiği Yatılı Ebe Okulunun yerini soruyorlardı. Kriz masasında görevli olduğum için onları götürüp, röportaj yapmaları için beni görevlendirdiler. Yolda onlara enkazdan çıkarılırken örgü örerken örgü şişenin batması ile kan kaybından hayatını kaybeden Yatılı Ebe Okulunun öğrencisi, Denizli'den gelen güzeller güzeli Döne'yi anlattım. Anlatırken gözyaşlarına boğulmuştum. Cumhuriyet ve Milliyet Gazeteleri muhabirleri de bizimleydiler. Köylerden ulaşım olmadığı için haber alamıyorduk.

Bingöl'de Devlet Hastanesi, Hükümet Konağı, Bingöl Lisesi ve Ebe Okulu yerle bir oldu. Erzurum Mahallesi, Dere-î  Kasaran Mahallesi, Kıbrıs Mahallesi yerle bir olmuştu...

Bir gün önce öncü deprem olmuştu Bingöl'de... Ertesi gün saat 18:43:59'de 6.8 büyüklüğü depremi yaşadık... Deprem olduğunda valimiz A. Metin Dirimtekin (1970-1971) idi. Aynı yıl gitti ve yerine aile dostumuz, (kızı okul arkadaşın Günsel) Ahmet Tosun (1971-1975) gelmişti, Belediye Başkanımız ise değerli Faik Ertuğrul dayım idi...

22 Mayıs 1971 Bingöl depreminde göz gözü görmüyordu yıkılan binalardan... Şaşkındık, panik içindeydi. Evimiz tek katlı, memur lojmanlarındaydı... Babamın kalça kemiği kırılmıştı daha önceden. 2 koltuk değneği ile önce onu çıkardık zar, zor oraya buraya çarparak. Sonra yere düşen annemi sürükleyerek çıkardım kendi ellerimle. Hemen evimizin karşısında Otel Atlı Palas ve Karlıovalılar Otelinin yerle bir olduğunu gördüm. Aklıma Atlı Palas'da kalan İhsan, Muzaffer Atlı, Mehmet Dilsiz ve Rahmi Aksoy geldi. Bizimkilerin iyi olduğunu görünce fırladım Otellere doğru. İhsan Atlı ve Rahmi dışardaydı. Öğretmenlerimiz Ömer Polat, Muzaffer Gültekin 'in bize doğru geldiğini gördüm. Onlara arkadaşlarımızın enkazda olabileceklerini söyledim ki kurtulan arkadaşlarımız, tüm sınıf arkadaşlarımla enkazı altından ellerinizle enkazı eşeleyip Bingöl Lisesinden sınıf arkadaşımız Mehmet Dilsiz'i toz, toprak içinde kurtardık. Sıra sınıf arkadaşımız Muzaffer Atlı'ya geldi. Ama maalesef sesini duya duya kurtaramamanın acısını 53 yıl geçtiği halde aynı acıyı yüreğimde yaşıyorum. Kurtarmaya ramak kalmıştı ki, sesini yanımızdaymış gibi duyuyor konuşuyorduk ki bir artçı deprem onu bizden aldı götürdü... Artık sesini duyamıyorduk biz ona seslendikçe... Bağırdık, çağırdık artık bize cevap veren yoktu karşımızda... Eyvah! ki ne Eyvah! İnanın şu an o anı yaşıyormuş gibi hissettim kendimi... Can arkadaşım, yiğit arkadaşım Muzafferle birlikte 878 kişiyi kaybettik maalesef...

Bugüne dek olan depremlerde 1934’te 12 kişi, 1949’da 450 kişi, 1950’de 20 kişi, 1971’de 878 kişi, 2003'de 176 canımız hayatını kaybetti... Kaybettiklerimizin cennet mekanı, hayatta kalanların da sağlıklı ömürleri olsun...

Unutmayacağımız bir şey var; deprem değil, çürük yapılardır öldüren... Deprem dirençli kentlerle, depremle yaşamayı öğrenmekten başka çaremiz yok...

Olası bir depreme karşı acilen çürük yapıların boşaltılması ve yıkımının bir an önce sağlanması için elimizden gelen tüm imkanları seferber etmemiz, toplanma alanlarının halk tarafından bilinmesi; bu alanların, konteynır ve çadır kentlerin alt  yapısının bir an önce yapılması, afet anında kentimizin trafik senaryosunun hazırlanıp, giriş, çıkışların bilinmesinin hazırlıklarının tamamlanması, deprem farkındalık eğitimleri ile korkutarak değil, Japonya'da olduğu gibi küçük yaşta eğiterek yol alınması, okullarımızın deprem sonrası sığınak olarak hazırlaması elzemdir...

Afetsiz günler dileğiyle en derin sevgi ve saygılar...