Bingöl
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    35.03
  • ALTIN
    2463.7
  • BIST
    9898.81
  • BTC
    64430.69$

SİYASET VE HALKIN ROLÜ

31 Ocak 2024, Çarşamba 14:13
SİYASET VE HALKIN ROLÜ

İnsanoğlu yerleşik hayata geçip toplu bir şekilde yaşamaya başladığından buyana, bir arada huzur ve barış içinde yaşamanın yöntemlerine dair belli deneyimler yaşamışlardır. Ulusların devletleşme serüveni bu deneyimler sonucunda şekillenmiş ve ulusal bir örgüt halini almıştır.

Günümüzde devlet adı verilen bu örgütsel yapı; sınırları çizilmiş topraklar üzerinde yaşayan ve benzer kültürel özelliklere sahip insanların beraber yaşamalarını kolaylaştırmak için var olan soyut bir terim halini almıştır.

Bu doğrultuda kişiler, bireysel hak ve güvenliklerini koruması ve toplumsal düzeni sağlaması adına bir üst yapı olan devlete yetkilerini devretmiş ancak yönetimden tamamen çekilmemiştir. Devleti yönetecek kişilerin seçme ve seçilme yöntemi ile yapılması bireysel sorumluluğun devam etmesini sağlamıştır. Yani tüm haklarımızı emanet ettiğimiz bu üst yapıyı “devleti” yönetecek olan kişileri yine halk seçiyor ve yönetim mekanizmasını oluşturan kurum ve kuruluşların koltuklarına gönderiyor.

Bu durum göz önüne alındığında, bir kişiye düşen sorumluluğun ne kadar büyük ve önemli açıktır. Halk olarak nasıl yönetilmek istiyoruz sorusuna, eğitimden-sağlık sektörüne, hukuktan-bakanlıkların işleyişine, çevre yapılanmalarından-şehircilik çalışmalarına, ülke içi güvenlik meselelerinden-dış politikaya, hayatın tüm alanlarıyla ilgili bir cevabımız olmalı. Bu cevabın da hangi siyasi aktörlerin tüzükleriyle uyuştuğu dikkate alınıp o yönde tavır takınılmalıdır.

Siyasi partilerin tüzükleri okunmakla birlikte, süreç içindeki söylemleri, seçim çalışmaları esnasındaki vaatleri ve o vaatlerin ne kadarının yerine getirildiği dikkatle takip edilmelidir. Korunması gereken çıkar toplumun çıkarıdır, siyasi partilerin değil. Bu nedenle halk kendi çıkarlarını koruyacak ya da korumuş siyasileri tespit etmeli ve buna göre bir duruş sergileyebilmeli.

Kendi çıkarlarını ön planda tutan, halka tepeden bakan, aşağılayan siyasetçi tiplemelere, sandıklar aracılığıyla cevap verilmeli, “seçilmişin” halkın oyuyla görevlendirildiği ve görevinin hizmet etmek olduğu hatırlatılmalıdır. İnsanlar ancak kendilerine düşen sorumluluğun önemini kavrar ve değişmesini istediği toplumun “değişiminin” kendi değişiminden geçtiğinin farkına varır ve buna göre şekil alırsa toplumda bir şeyler değişmeye başlayacaktır.

Yorum Yazın