Sanatın insan hayatındaki önemi, şüphesiz iyi bir eserle, duygularını daha derinden anlamamızı sağlarken, yeni fikir ve deneyimlere açık olmamıza yardımcı olandır derim her daim ve bu vesileyle size dünyaca ünlü Bingöllü ressam arkadaşım Mahmut Celayir'den söz etmek isterim.
Mahmut; İstanbul Üniversitesi Güzel Sanatlar Mezunu, dünya çapında gurur kaynağımız önemli bir ressam... Eserleri, dünyanın birçok önemli sanat galerilerinde sergilendi ve sayılı koleksiyonlarda yer aldı. Üretimleri üzerine çeşitli dillerde yazılmış bir çok sayıda makale, katalog ve kitap bulunmakta... Üretimine İstanbul ve Berlin’deki atölyelerinde devam etmekte... Eserlerinde puantilist (resimde, bir yüzeye küçük vuruşlar veya renk noktaları uygulayan) tarzı uygulayarak çok sayıda ufak temel renk noktasını bir araya getirip, birbiriyle karıştırmadan ve ustalıkla izleyicinin gözünde çeşitli ara renklerin formunu oluşturuyor... Daha önceki yıllarda sanatçımızın "Peykerun" isimli retrospektif (geriye bakmak, genel olarak meydana gelmiş olayların gerisine, geçmişine bakmak)sergisini gezmiştik. Burada 40 yıllık sanat serüveninde ürettiği eserlerinin seçkisi vardı...
Bugün de C.A.M. Galeri'de, Natur Mort “Ölmekte Olan Doğa” başlıklı karma eserleri eşliğinde biz sanatseverleri sevgiyle karşıladı...
“Natur Mort” sergisi, modern insanın doğa üzerindeki yıkıcı etkilerini sanat yoluyla gözler önüne sermek için tasarlanmış. Yanan ormanlar, kuruyan göller, kirletilen denizler ve yok edilen yaşam alanları, bir zamanlar yaşamla dolup taşan bu dünyanın solmaya yüz tutmuş imgeleri haline geldiği eserleriyle; doğanın sessiz çığlıklarını duyurmak, onun ölmekte olan güzelliğine tanıklık etmek ve bir dönüşüm çağrısı yapmak için bir araya getirilen sanatçıların eserleri yer almıştı..
Sergi boyunca, izleyiciler yalnızca görsel bir deneyimle değil, aynı zamanda vicdanlarını sorgulamaya yönlendiren bir duygusal yolculukla karşılaşıyorlar... Burada çıkarılan sonuç; Yaşamın kıymetini bilmek, onu korumak ve onarmak için geç kalınmadığıydı.
William Wordsworth’ün şu dizeleri, serginin ruhunu dile getiriyordu: “Doğa hiçbir zaman bizi terk etmez, yalnızca biz ona sırtımızı döneriz. Ama eğer duyarsak onun melodilerini, bizi, kendi şarkımıza yeniden bağlayabilir.”
Sergide Mahmut Celayir; "İçinde büyüdüğüm coğrafyada bizi sarmalayan muhteşem kozmik ışık boşluğu altında kameramla yıllarca yürüdüm durdum. Baştan çıkarıcı bir doku ve renk zenginliği içinde gizemli gölgelerin peşinde koştum. Fotoğraflarım doğa içindeki bu yolculuklarımın bir nevi günlüklerini oluşturdu.” dedi...
Evet can okuyucularım; sanatçılar asla sıradan insanlar değildir. Öğretmen, doktor, mühendis, avukat, mimar, olabiliriz ama çok çalışsak da; bir sporcu, bir yazar, bir tiyatrocu, bir şarkıcı, bir ressam olamayız. Olabilmemiz için illaki yetenek ve hayal gücü gereklidir... Bundandır ki emekleri ile bir yerlere gelmiş sanatçıları önemsemeli, takdir etmeli, alkışlamalı ve her daim onların yanında olmalıyız...