Merhabalar sevgili hemşerilerim.
2012 yılından bu yana “Dünya Bingöllüler Günü” olarak anılan 12 Aralık, yıllardır İstanbul’daki sınırlı ve çoğu zaman göstermelik etkinliklerle geçiştiriliyor. Oysa bu gün, Bingöl’de gerçek bir festival havasında yaşanmalı; şehrimize kültür, ekonomi ve birlik getirmeli.
İlk 12 Aralık Dünya Bingöllüler Günü’nü hatırladıkça içim hâlâ kıpır kıpır olur. O gün öyle bir kalabalık, öyle bir birliktelik vardı ki… Günün anlamı ve önemi, Genç Caddesi’nde yürüyen her bir Bingöllünün gözlerinde parıldıyordu. “Evet, 12/12 bizim günümüz!” dercesine bir heyecan vardı. Peki ne oldu da bu coşku zamanla kendiliğinden sönüp gitti?
Her yıl 12 Aralık geliyor, takvimler “Dünya Bingöllüler Günü”nü gösteriyor… Sosyal medyada birkaç paylaşım yapılıyor, İstanbul’da birkaç stant açılıyor ve sonra? Sonra her şey unutuluyor. Şu soruyu kendimize sormanın vakti çoktan geldi: Gerçekten neyi kutluyoruz? Ya da daha doğrusu, neyi ıskalıyoruz?
Bu günün amacı belli: Bingöllüleri bir araya getirmek, memleket aidiyetini güçlendirmek, kültürü yaşatmak ve tanıtmak. Ancak gelinen noktada 12 Aralık, ne yazık ki bu hedeflerin çok gerisinde. Bugün 12-12, bir “sosyal medya hatırlatma günü”nden ve İstanbul’da yapılan sınırlı bir tanıtım etkinliğinden öteye geçemiyor.
En ironik olanı ise şu:
Bingöl’ü tanıtmak için ortaya çıkan bir gün, Bingöl’de doğru düzgün yaşanamıyor ve yaşatılmıyor.
Memleket anlatılıyor ama memlekette kutlanamıyor.
Yetkililer, kurumlar, dernekler ve STK’lar bu günün ruhunu hâlâ tam anlamıyla okuyabilmiş değil. Ortada ne ortak bir akıl var, ne uzun vadeli bir plan, ne de bir festival heyecanı… Buna rağmen görmezden gelemeyeceğimiz çok önemli bir gerçek var: Bingöllüler bu güne gönülden sahip çıkıyor.
Mesele İstanbul’da Bingöl’ü tanıtmak değil.
Mesele, Bingöl’ü Bingöl’de hissettirmek.
Ve mesele, bu şehirden dünyaya güçlü bir ses verebilmek.
Doğru ele alınsaydı, Dünya Bingöllüler Günü bugün Türkiye’nin örnek gösterilen yerel festivallerinden biri olabilirdi. Şehre ekonomik hareket katan, esnafın yüzünü güldüren, gençleri bir araya getiren büyük bir kültürel buluşma hâline dönüşebilirdi.
Soruyorum: Neden olmasın?
Kayak turizmi olan bir şehirde Kış ve Kayak Festivali,
Bal üretimiyle öne çıkan bir coğrafyada Bal Festivali,
Yerel Lezzetler Festivali neden yapılmasın?

Neden 12 Aralık; konserlerin, yarışmaların, kültürel etkinliklerin düzenlendiği, gençlerin coşkusunun sokaklara taştığı gerçek bir şenlik olmasın? Neden “Dünya Bingöllüler Günü” gerçekten Bingöllülerin kaynaştığı bir gün hâline gelmesin?
12 Aralık; kravatsız, kurdelasız, protokole sıkışmayan, halkın benimsediği bir birlik günü olabilir. Yeter ki bu gün resmî bir zorunluluk gibi değil, samimiyetle ve ciddiyetle ele alınsın.
Ve asıl sorumuz:
Bu günü sahici bir zemine kim oturtacak?
Bingöl’de yapılacak gerçek bir festival;
- Şehre ekonomik canlılık kazandırır,
- Gençleri bir araya toplar,
- Şehir kimliğini güçlendirir,
- Bingöllüleri yeniden birbirine bağlar,
- Ve en önemlisi 12-12’ye gerçek bir anlam kazandırır.
Bugün 12 Aralık’ın İstanbul’da birkaç standa sıkışması Bingöl’ün kültürünü temsil etmiyor. Bu tablo daha çok alışkanlıktan yapılan, mecburiyetten sürdürülen bir görüntü veriyor. Oysa bu gün, büyütülmeyi, geliştiril­meyi ve bir ruha kavuşturulmayı fazlasıyla hak ediyor.
Son söz:
Bingöl’ün günü Bingöl’de olmalıdır.
12 Aralık yıllardır sönük bir ateş gibi kendi kendine yanmaya çalışıyor. O ateşi koca bir festival ateşine dönüştürmek ise mümkün. Doğru planlama, güçlü bir irade ve samimi bir sahiplenmeyle bu hiç de zor değil.
Kurumlarımızdan beklenen tam olarak budur:
Bu günü sahiplenmek, ciddiye almak ve layık olduğu yere taşımak.
Çünkü bu gün sahipsiz kalacak kadar önemsiz değildir.
Bingöl’ün binlerce insanıyla bağ kurduğu nadir günlerden biri olmayı fazlasıyla hak ediyor.
Sürç-i lisan ettiysek affola…
Selam ve dua ile.