Bingöl
09 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.22
  • EURO
    34.76
  • ALTIN
    2402.1
  • BIST
    10259.5
  • BTC
    60992.57$

ŞECAAT ARZ EDERKEN SİRKATİN SÖYLEYENLERE İTHAF

27 Ekim 2023, Cuma 13:38

Hayatta yapılan iyiliklerden ve  hizmetlerden daha çabuk unutulan birşey yokmuş.

"Hiç, çoban koyunu güder mi dağda. Olmasa gözleri süt, yoğurt, yağda."

"Dostluğu menfaati kadar olanın, yokluğu büyük kazançtır."

"Herkesin işine yaradığın kadar iyisindir bu hayatta!" gibi sözlerde ifadesini bulan menfaat konusunu alegorik ( Alegori nedir?  kurmaca metinlerde gerçekliğin içinde yer alan toplumsal sorunların, meselelerin ve insan doğasının aksak yanlarının sembolize edilerek anlatılmasıdır.) bilinen bir hikaye ile yazmak istedim.

Hemen hemen herkesin muhatabı ve kimi zamanda mağduru olduğu bir gerçeklik menfaatçi kişiler olgusu.

İnsansoyunun yaşamda en çok yorulmasına ve üzülmesine neden durumların başında etrafındaki menfaatçi kişiler geliyor.

Çoğu zaman menfaate dayanan bu tarz dostluklar hemen fark edilmeyebilir.

Fark edildiğinde ise genellikle geç olur. 

Kendi menfaatlerini her koşulda ön planda tutan menfaatçi kişiler genellikle size bir işi düştüğünde yakın davranırlar.

Onun dışında başkalarına yardım etmek, destek olmak gibi bir düşünceleri yoktur. 

Eğer bu tarz olumlu davranışlarda bulunuyorlarsa mutlaka kendilerine de bir fayda temin etmeyi hesapladıkları içindir. 

Yeri geldiğinde kendilerini kolayca açık etseler de bazı koşullarda asıl amaçlarını gizlemeyi çok iyi bilirler.

Sömüren insanlarla bir arada olmak insan ruhu ve kalbi için zordur. 

Menfaat peşinde koşanların kurduğu iletişimler sadece eksiltir ve tüketir. 

Çünkü sevgi, merhamet, paylaşım gibi bağları hiç yoktur. 

Menfaatçilerin, sömürenlerin tek sorunu bu değildir. 

Bunun yanında aşırı bencil, kıskanç ve kibirlidirler. 

Ne var ki bu kişiler kendilerini problemli olarak hiç görmezler.

Yanlış yolda olduğunu anlatsalar bile başkalarını suçlarlar.

Bir kedinin davranışı ile menfaatçi kişilere paylaşmanın, menfaatçi tutumlardan üstün olduğunu anlatan hikaye takdire şayandır.

"Bir zamanlar çok fakir bir karı koca varmış. 

O kadar fakirlermiş ki, küçücük bir kulübeden başka birşeycikleri yokmuş.

Kış mevsimide gelip çatmış.

Yakacak odunlarının olmaması çok üzüyormuş onları.

Birgün kapının önüne oturmuş, gecenin soğuğuna karşı  nasıl direneceklerini düşünüyorlarmış. 

Birden önlerinde zayıf bir kedi belirmiş. 

Kediyi içeri alan iyi yürekli karı koca, akşam yemeği olarak ayırdıkları ekmeği onun önüne koymuşlar. 

Bir süre sonra kedi kaybolmuş.

İhtiyar karı koca ise yanmayan ocağın önüne oturmuş, titreyerek sabahı beklemeye başlamışlar.

Ama o da ne?

Ocağın içinde birden iki sıcacık kor belirivermiş.

İhtiyar adam karısına; "Hissediyor musun?" demiş. 

"Şu iki ateş parçası, nasıl da güzel sıcaklık veriyor." 

" Evet, evet!" demiş kadıncağız. 

"Birden  ısınıverdim." 

Ocağa biraz daha yaklaşan karı koca,ellerini uzatıp bir güzel ısınmışlar. 

Uzun zamandır ilk kez bu kadar sıcakmış evleri.

İçlerine işleyen sıcaklıkla birlikte, ne kadar çok mutlu olduklarını hatırlamışlar birden.

Geçmiş güzel günlerden bahsedip, Allah'a şükretmişler.

Sabahın nasıl olduğunu fark etmemişler bile.

Yaşlı adam " Karıcığım!" demiş. Biliyor musun, seni çok seviyorum. " , " Ben de"demiş yaşlı kadın. 

"Ben de seni çok seviyorum. Yoksulluğumuzu da hiç umursamıyorum. 

Ne kadar da zenginmişiz biz böyle." 

Sabahın ilk ışıkları içeriye süzülürken, ocağın içinde birşey farketmişler.

Karnını doyurdukları kedi, iri, altından gözlerle onlara bakıyormuş. Ocakta ise, ateş adına hiçbirşey yokmuş. 

Onları sabaha kadar ısıtan şey, ekmeğini paylaştıkları kediciğin ışıyan gözleriymiş meğer.

Yorum Yazın