-Bingöl’ün Sessiz Çığlığı-

1936'dan beri hep iktidarların oy pusulasına, aynı kaderin fotoğrafına imza atan bir şehir...

Bingöllü sabretmiyor, soruyor:

Bizi gören, duyan var mı?

Sessizliğin içinde,

Bir şehir düşünün…

Adı doğanın kalbinden gelir; “Bin Göl” derler adına.

Ama kendi içinde ne kadar çok eksik biriktirdiğini konuşan kaç kişi var?

Tarih mi sustu, biz mi görmedik?

Bingöl’ün tarihine baktığınızda karşınıza Anadolu'nun uzantısı bir medeniyet haritası çıkar.

Urartular’dan Osmanlı’ya uzanan bir geçmiş...

Ancak bu tarih ne kadar tanıtıldı?

Bugün Bingöllü birine şunu sorsak:

Bingöl Dağları'nın eteğinde hangi medeniyetler yaşadı?

Alacağımız cevap çoğu zaman sessizlik olur.

Çünkü tarih anlatılmadı.

Çünkü tarih, burada sadece bir duvar yazısı gibi kaldı: silik, eksik ve sessiz.

Siyaset ne kadar temsil ediyor?

Bingöl, yıllarca iktidar partilerine sadık kalmış bir şehir olarak bilindi.

Peki, bu siyasi sadakat halkın yaşamına ne kadar somut katkı sağladı?

Yollar yapıldı, ama o yollardan kaç genç umutla yürüyebildi?

Temsil edilen mi olduk, suskun kalan mı?

Seçim zamanı gelen vaatleri, seçimden sonra kaç kez geri dönüp sorduk:

Söz verdiklerimizi yaptık mı?

Bingöl'de kültürel yapı mı? dedi birileri.

Zenginlik mi, bir eksiklik mi bilinmez.

Bingöl'ün kültürel gelişimine özgü ortak bir vizyon geliştirilebildi mi?

Yoksa herkes kendi dünyasında yalnız mı büyüdü?

Kültürel etkinliklerin azlığı, gençlerin sanatla, edebiyatla değil telefonla büyüdüğü bir ortama yol açtı.

Kültür sadece bir düğün günü müziği ile yetinmemeli.

Bingöl'de ekonomik durum geçim mücadelesi mi yoksa daha fazlası mı?

Resmî veriler Bingöl’ün kişi başı gelir düzeyinin ülkemiz ortalamasının oldukça altında olduğunu gösteriyor.

Tarım ve hayvancılıkta yıllardır söylense de, çiftçiler gerçekten kazanıyor mu?

Gençler neden hâlâ bir umutla büyük şehirlere ve özellikle İstanbul’a ya da yurtdışına göç ediyor?

Bingöllü sermaye neden Bingöl'e yatırım yapmıyor?

Potansiyel mi yok, planlama mı.

İmkan mı yok, fırsatçı mı çok.

Sadakatin bedeli ne?

Zaman zaman depremlerle sarsılan bu şehir, en çok da içsel depremlerle sarsılmıyor mu?

Göç veren her ev, biraz daha eksilmiyor mu?

İntiharlar, işsizlik, gençlikte umutsuzluk...

Bingöllüler sitemkâr konuşmuyor; susuyor, kabuğuna çekiliyor, daha iyisini hak ettiğini düşünüyor.

Öyle mi peki şimdilik değil, şimdi ne olacak?

Bingöl, yeniden yazılması gereken bir kitap gibi durmuyor mu önümüzde?

Tarihiyle barışmış, kültürüyle konuşmuş, seçtikleri hizmette yarışmış.

Ve en önemlisi:

Gençlerine umut olacak bir şehir bırakmış.

Bingöl ne bir dağın ardında unutulmuş bir şehir olsun ne de geçmişine sıkışmış bir çaresizlik.