Bingöl
09 Mayıs, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.27
  • EURO
    34.74
  • ALTIN
    2397.0
  • BIST
    10247.75
  • BTC
    61500.104$

Yeni mağduriyetler oluşacak!

15 Nisan 2019, Pazartesi 15:36

Bir bilmecedir devam ediyor. Kentsel dönüşememe bilmecesi. Belediye tarafından evleri yıkılan hak sahiplerine, yine belediye tarafından hazırlanan bir sözleşme uzatılarak ‘yıkılan evlerinizin karşılığı budur, kabul ediyorsan et, etmiyorsan paranı al kenara çekil’ denildi.

Şimdi bir bakan, bir genel başkan yardımcısı, bir milletvekili, bir belediye başkanı, bir… çıkmışlar ‘hata yapılmış, biz bu sözleşmeye göre konutları yapamayız’ diyorlar.

İyi de sözleşmeyi halka dayatan kimdi? Oluru veren kimdi? Temel atan kimdi?

Uzaydan gelen birileri değildi ya!

Aynı partinin bir önceki dönem belediye başkanı, aynı partinin milletvekili, genel başkan yardımcısı, bakanı vesaire…

Şimdi de çıkmışlar, ‘bu daireler büyük, günün şartlarında bunu yapamayız, biz size küçük daire yapalım, büyük daire almak istiyorsanız TOKİ’ye 120 aylığına borçlandıralım’ diyorlar.

Sen gel vatandaşın evini yık, belediyenin hazırladığı sözleşmeyi imzalat, yıllarca halkı oyala, inşaat malzemeleri ve konut fiyatları artınca da ‘biz bu şartlarda yapamıyoruz’ deyip bunun acısını halktan çıkarmaya çalış.

Hangi hukuka, hangi adalete, hangi vicdana sığar bu.

***

Kültür Mahallesinde evleri belediye tarafından yıkılan hak sahipleri, yıllardır konutlarının yapılmasını beklerken, konu gün geçtikçe içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

Geçtiğimiz günlerde Bingöl’e gelen Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un halkın mağduriyetini giderecek şekilde bir çözüm sunmasını bekliyorduk ancak sunulan teklif çözümden çok yeni mağduriyetler oluşturacak.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, kültür merkezinde hak sahipleri ile düzenlediği toplantıda, çözüm olarak; hak sahiplerinden daha önce kimin kaç metrekarelik evi varsa, aynı oranda konut verileceğini, büyük ev isteyenlerin ise TOKİ’ye 120 aylığına borçlandırılacağını belirtti.

Örneğin, 3 katlı binalarda 75 metrekare daireniz varsa, size 75 metrekare ücretsiz, daha büyük daire almak isterseniz, TOKİ’ye 120 aylığına TÜFE endeksli borçlanmanız gerekiyor. Yapılan diretmelerle ücretsiz verilecek metrekare 100’e çıkarıldı.

Bu pazarlık 3 katlı binalarda oturan vatandaşlar için geçerliydi, tek katlı ve iki katlı evleri olan vatandaşların durumu ise konuşulamadı bile.

Hala belirsizlik sürüyor.

Bakan bey, ‘geçmişte bir yanlışlık yapılmış’ diyor ama bu yanlışlığın acısını hak sahiplerinden çıkarıyor. Vatandaşı 120 aylığına TOKİ’ye borçlandırmak, mahkûmiyettir. TOKİ’ye 100 bin TL borçlandığınız düşünüldüğünde, bu borç ÜFE ve TÜFE’ye göre her yıl artmaktadır. Geçen yıl TÜFE’deki artış yüzde 20’nin üzerinde oldu. Yani bir yılda 100 bin liralık borcunuz 120 bin lirayı bulabilir.

10 yıllık borçlanmayı varın siz hesaplayın.

Ayrıca TOKİ, Adaklı’da konut yapmak için ihaleye çıktı. Adaklı’da yapılacak 2+1 dairelerin tahmini satış bedeli 161 bin 500 TL, 3+1 konutların fiyatı ise 243 bin 200 TL olarak belirlendi.

TOKİ, Adaklı’da 3+1 daireyi 243 bin TL’ye satabiliyorsa varın yine Bingöl’deki fiyatını siz hesaplayın.

‘Geçmişte yanlış yapıldı’ deyip, vatandaşın borçlandırılmaya çalışılması yeni mağduriyetler oluşturacaktır.

***

Sürecin en başına dönelim.

Daha proje ortada yok iken, belediye tarafından vatandaşlara tebligatlar yapılarak evlerini boşaltmaları istendi. Evlerini boşaltmayanların elektrikleri, suları kesilerek evleri zorla boşaltıldı.

Sonrasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığının oluruyla proje hazırlandı.

Proje ile birlikte belediye tarafından bir sözleşme hazırlanarak hak sahiplerinin önüne konuldu.

Hak sahipleri ile istişare edilerek değil, belediye tarafından bizzat hazırlanarak halka dayatıldı. Arsanın metrekare fiyatına bin TL fiyat biçildi. ‘İsteyen bu şartları kabul edip sözleşmeye imza atar, istemeyen parasını alıp kenara çekilir’ dendi.

Yani pazarlık yapma şansı yoktu, halkın büyük çoğunluğu projenin hayata geçirilmesi için belediyenin hazırladığı sözleşmeye imza attı.

‘Yeter ki yıkılan evlerimiz biran önce yapılsın’ niyetiyle. Sözleşmeye imza atmayanlar ise, gecikmeli de olsa paralarını alıp kenara çekildi.

***

Bakanın teklifine elbette sıcak bakılmadı. Salonun en arkasında oturan yaşlı bir teyze söz istedi, 70 yaşlarında vardı.

 Salon sustu, teyze anlatmaya başladı;

“İlin milletvekilleri, belediye başkanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak buradasınız.

Bizim mağduriyetimiz sadece ekonomik değildir, maddi ve manevidir. Konut alanında baştan başa Cumhurbaşkanının posterleri asılıydı. Bu projeyi öve öve bitiremiyorlardı. Hala aynı yetkililer oturuyorlar. Eğer gerçekten samimi yaklaşıyorsanız, herkesin vicdanı rahat olsun. Bu halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanı ve milletvekilleri yanımızda olsunlar. Eğer gerçekten samimiysek, biz bunlarla diyalog halinde olalım.

Kültür Mahallesinde her kapıda meyve ağaçları vardı, rengarenk çiçekler vardı, gençler hep bir aradaydı. Hepsi kardeş gibi yaşıyorlardı, kadınlar bahçelerde toplanıp çay içiyorlardı. Acılarımızı, sevinçlerimizi birlikte paylaşıyorduk. Buradaki milletvekilleri bunları biliyorlar.

Benim evim 140 metrekareydi, eski değildi. Mahalledeki diğer evler de öyle, tek katlı-iki katlıydı, depreme dayanıklıydı. Bir muhatap dahi bulamıyoruz, muhatabımız kim olacak…”

Teyze konuşmasına devam ederken, Bakan Kurum mikrofonun alınmasını istedi.

Teyze dertliydi, uzun yılların birikmişliği vardı yüreğinde, mağduriyetin oluşturduğu ağır hasarla konuşuyordu.

Sürece biraz duygusallık katmak istiyordu ‘belki karşımdaki insanları etkileyebilirim’ diye.

Bilmiyordu ki; karşısında oturan insanların duygusallıktan anlamadığını.

Evinin yıkılmasının, aç mı, açıkta mı olduğunun karşısındaki insanlar için hiçbir öneminin olmadığını.

Ne de olsa onların sırtı pekti. Yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarındaydı. Bingöl’e her geldiklerinde binlerce liralık sofralarda alkış tutanları vardı.

Aldıkları bir aylık maaş, teyzenin evinin fiyatının 4’te birine denk geliyordu.

İşte hepsi boşunaydı teyze, anlattıklarını kulak arkası ettiklerine eminim.

Kırmızı koltuklarında oturup hesap yaparlarken, ‘bunlar hiçbir şey beğenmiyorlar’ derken, senin neler anlattığını çoktan unutmuşlardır.

Eğer hala birazcık vicdanları varsa, empati yapıp, evleri yıkılan, yıllardır mağdur edilen insanların yerlerine kendileri koyup sözleşmenin gereklerini yerine getirirler.

Bekleyip göreceğiz.

Yorum Yazın